Covid-19 ortamı uluslararası vergi uyuşmazlıklarını artırır mı?

Abdulkadir Kahraman | 16/06/2020 | (Tüm Yazılar)

Covid-19 salgını ile oluşan ortam çok sayıda kişiyi uzaktan çalışmaya veya fiziki olarak hizmet akdinin olduğu işvereninin bulunduğu ülke dışında çalışmaya zorlayan olağandışı bir ortam yaratmıştır. Bu ortamın sınır ötesi unsurlar içermesi, çifte vergileme anlaşmalarına taraf ülkelerin vergileme haklarının kullanımına ilişkin bazı soruları, endişeleri ve bunlara çözüm üretilmesini gündeme getirmiştir.

Bu durum karşısında OECD Sekretaryası, 3 Nisan 2020 tarihinde COVID-19 nedeniyle vergi politika yapıcıları için uluslararası vergi anlaşmalarında yer alan kuralların uygulanmasında ve yorumlanmasında özenli olunması ile ilgili “COVID-19 Krizinin Vergi Antlaşmalarının Analizine Etkisi[1]” başlıklı bir analiz veya rehber yayımladı. Yayında, hükümetlerin ve şirketlerin COVID-19 ile mücadele amacıyla aldığı önlemlerin vergi anlaşmalarındaki hükümler karşısında ne tür sorunlar yaratabileceği ve bunlara karşı OECD Model Anlaşma hükümleri çerçevesinde olması gereken yaklaşımlar ele alınıyor.

Sorun yaratabilecek konular nedir?

COVID-19 salgını nedeniyle sorun olabilecek başlıca konulara yer verilen yayında özellikli konular, “işyeri oluşturma”, “şirket kanuni merkezi”, “gerçek kişilerde ikametgâh değişimi” ve “bağımlı faaliyetler” başlıkları altında sıralanıyor.

OECD’nin söz konusu sorunlara ilişkin yorumları aşağıda gibidir:

Sorun

Özellik arz eden durum

OECD Modeli yorumu / açıklaması

  1. İşyeri oluşturma
  • Evden çalışma
  • COVID-19 krizi nedeniyle istisnai ve geçici süreyle çalışanların işlerini gerçekleştirdikleri konumdaki değişiklik, işveren adına işyeri oluşturmamalıdır.

 

  • Bağımlı acente
  • COVID-19 krizi nedeniyle çalışanların veya temsilcilerin evinde geçici olarak sözleşme imzalaması işletmeler için işyeri oluşturmamalıdır.

 

  • İnşaat şantiyesi
  • İşin geçici olarak kesintiye uğraması inşaat şantiyesinin oluştuğu (işyeri oluşumu sayılan sürenin aşılması) anlamına gelmemelidir.
  1. Şirketin kanuni merkezi
  • Etkin yönetim yeri

 

  • COVID-19 krizi nedeniyle yönetim kurulu üyeleri ve diğer üst düzey yöneticilerin bulundukları yerdeki olağandışı ve geçici bir değişiklik kanuni merkez değişikliği olarak algılanmamalıdır.
  1. Gerçek kişilerin ikametgâh değişikliği
  • Eşitliği bozma kuralı
  • Bir kişinin olağanüstü koşullar nedeniyle geçici olarak bulunduğu ülkede ikamet etme olasılığı oldukça düşüktür. Diğer taraftan, mevcut durum nedeniyle bir vergi anlaşması uygulanabilse dahi, söz konusu kişi o ülkenin mukimi sayılmamalıdır.
  1. Bağımlı faaliyetler
  • COVID-19 krizi süresince işverenlerce yurtdışındaki işçilere ödenen gelirler (ücret, maaş vb.)
  • Hükümetlerin COVID-19 krizi nedeniyle çalışanların şirket bordrosunda tutulmasını sübvanse etmek üzere destek vermesi durumunda gelir, istihdamın gerçekleştirildiği yerde elde edilmiş sayılmalıdır. İstihdama bağlı diğer gelirleri normal olarak çalışmanın gerçekleştirildiği yerde vergilendirilmelidir.

 

Vergi anlaşması iç mevzuat çatışması olur mu?

Öncelikle muhtemel sorunlardan birini gözümüzde canlandıralım. Örneğin COVİD-19 salgını nedeniyle yurtdışında çalışan ve ikametgahı çalıştığı ülkede bulunan bir kişi salgın süresinde Türkiye’ye geldiğinde elde ettiği gelir nedeniyle Türkiye’de mükellefiyet tesis edecek mi?

İç mevzuata baktığımızda Gelir Vergisi Kanunu’nun 4’üncü maddesi gereği, “ikametgahı Türkiye'de bulunanlar ile bir takvim yılı içinde Türkiye'de devamlı olarak 6 aydan fazla oturanlar Türkiye'de yerleşmiş sayılacak olup, tüm gelirlerinin (yurtiçi ve yurtdışı dahil) gelir vergisine olacağı (tam mükellef) hükme bağlanmıştır. Diğer taraftan, aynı Kanunun 5’inci maddesinde “belli ve geçici görev veya iş için Türkiye'ye gelen iş, … ve durumları bunlara benzeyen diğer kimselerle … veya seyahat amacıyla gelenler” Türkiye'de yerleşmiş sayılmamaktadır.

Ancak işi ve ikametgahı yurtdışında olan bu çalışanın mukim olduğu ülkeyle Türkiye’nin imzaladığı Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması olduğu durumda, söz konusu anlaşmanın 4’üncü maddesi çerçevesinde bu kişi Türkiye mukimi değil, diğer ülke mukimi olduğunun kabulü gerekir. Salgın dışındaki nedenlerle bu kişinin çifte mukimliği konusunda tereddüt varsa da hangi ülkenin mukimi olduğu ilgili anlaşmanın 4’üncü maddesine göre tayin edilmelidir.

Bu örnekte olduğu gibi taraf ülkelerden biri elde edilen kazancı vergileme yoluna gider ise o durumda da anlaşmalardaki “karşılıklı anlaşma usulü” hükümleri devreye girecektir.

OECD analizi bağlayıcı mı?

Yukarıda OECD’nin sorun yaratabilecek konulara önerdiği çözüm ne derece bağlayıcı olabilir?

OECD’nin rehberindeki analiz, COVID-19 nedeniyle ortaya çıkan vergi anlaşmaları ile ilgili belli konulara yaklaşımı OECD Model Vergi Anlaşma hükümleri çerçevesinde ortaya koymaktan ve üye ülkeleri bilgilendirmek amacından ibarettir. Çünkü buradaki analizler OECD’nin Model Vergi Anlaşma metninin aynen kabul edildiği anlaşmalar için geçerlidir. Ancak ülkelerin aralarında imzaladıkları çifte vergilemeyi önleme antlaşmalarındaki hükümler, ülkelerin bu anlaşmaların müzakerelerindeki tercihleri nedeniyle OECD Model Anlaşmasından farklı hükümler içermesi nedeniyle, imzalanan hükümlerdeki özel durumların göz önünde bulundurulması gerekir.

Sonuç olarak COVİD-19 salgını nedeniyle iki taraflı Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmalarındaki farklı hükümler nedeniyle önümüzdeki yıllarda “işyeri oluşturma”, “şirket kanuni merkezi”, “gerçek kişilerde ikametgâh değişimi” ve “bağımlı faaliyetler” başlıklarında daha çok uluslararası vergi uyuşmazlığının ortaya çıkması kaçınılmaz gibi görünüyor. Çokuluslu şirketlerin üst düzey yöneticilerini bu durum karşısındaki riski yönetmek amacıyla gerekli aksiyonları almaları faydalı olacaktır.

“COVID-19 uluslararası vergilemeye bulaşınca, vergilemenin ateşi yükselir.”


[1] OECD Secretariat analysis of tax treaties and the impact of the COVID-19 crisi, http://www.oecd.org/coronavirus/policy-responses/oecd-secretariat-analysis-of-tax-treaties-and-the-impact-of-the-covid-19-crisis-947dcb01/

 

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.’ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.