Dış ticaret işlemlerinde “antrepo rejimi” bir ihtiyaç mıdır?
Gümrük işlemlerinde yaşanan son dönemde cari işlemler açığının azaltılmasına yönelik bu uygulamalar ve çalışmalar devam ederken dış ticaret dünyamızın ayrılmaz bir parçası olan “Antrepo Rejimi”ne ilişkin de hem maliyet unsurunu artıracak hem antrepo rejimi uygulamasını zorlaştıracak bazı değişiklikler yapılmıştır.
Antrepo rejiminde yaşanan son gelişmeler nelerdir?
Antrepo rejiminde yaşanan değişikliklerde en kritik tarih 02 Aralık 2014’dür. Bu tarihte aşağıdaki belirtilen temel değişiklikler yapılmıştır: Antrepo rejimi (Petrol ve akaryakıt antrepoları hariç) uygulamalarında teminat uygulaması değiştirilerek antrepo işleticilerinden 100 bin euro sabit teminat getirilmiştir.
- Sabit teminata ilave olarak, et ve et ürünleri, çay, muz, tütün ve tütün ürünleri, alkollü içki, mısır gibi yüksek ithalat vergili ürünlerde toplam vergilerin %25'i; diğer eşyalarda %10'u kadar teminat verilecektir.
- Antrepolarda 7/24 görüntü ve ses kaydı esasına göre kamera sisteminin kurulması zorunluluğu (15 Şubat 2015’e kadar) getirilmiştir.
- Antrepoya eşya giriş ve çıkışında Yetkilendirilmiş Gümrük Müşaviri (YGM) ile birlikte gümrük memurlarına yetki verilmiştir.
- Petrol ve akaryakıt olarak tanımlanan ve dökme olarak gelen eşyanın (ham petrol ile yurt dışına transit hariç) ithalat işlemleri için antrepo rejimi kullanılmayacak ve bu amaçlı akaryakıt antreposu açma ve işletme yatırım izin talepleri değerlendirmeyecektir.
Petrol ve akaryakıt olarak tanımlanan dökme eşyaların (sıvılaştırılmış petrol gazı dahil) ithalat işlemlerinde esas almak üzere miktarını tespit etmek için sayaç sistemine geçilecektir (15 Şubat 2015).
Antrepo rejimi ve gümrük antreposu nedir?
Gümrük antrepo rejimi; ekonomik etkili gümrük rejimi olarak adlandırılmaktadır ve ithalat işlemlerinde ithalat vergilerine ve ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmamış, serbest dolaşıma girmemiş eşyanın bir gümrük antreposuna konulması olarak tanımlanmaktadır. Bu rejimin ana konusu yurt dışından ülkeye getirilen eşyanın gümrük antreposuna koyulması neticesinde herhangi bir ithalat vergisi (gümrük vergisi, katma değer vergisi, özel tüketim vergisi gibi) ve ticaret politikası önlemi uygulamadan süresiz olarak antrepoda beklemesidir.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın 2013 yılına ait faaliyet raporuna göre, genel ve özel antrepo sayısı toplamda yaklaşık olarak 1312’dir. Son yapılan bu değişiklikler ile, antrepo sayısında bir azalış beklenilmektedir.
Antrepo rejimini kullanmanın avantajı var mıdır?
Antrepo rejimini kullanmak her şeyden önce ithalatçı şirketlere bir finansman avantajı sağlamaktadır. Şöyle ki, birçok üretim şirketi stokla çalışmakta ve sipariş odaklı üretim yapmaktadır. Bu nedenle de, üretim için gerekli stoku özel depoları yerine gümrük antrepolarında bulundurmakta ve ihtiyaç oldukça antrepolardan eşyalarının serbest dolaşım işlemlerini (ithalat vergilerinin ödenmesi) yerine getirmektedirler. Böylece, o an üretim için ihtiyaç duyulmayan girdiler için bir ithalat vergisi ödenmemektedir.
Diğer taraftan, antrepo rejimi ithalat işlemlerinin daha sağlıklı yürütülmesi için bir nevi “mola yeri” olarak kullanılmaktadır. Özellikle ithalat süreçlerinde izin alma süreci uzun olan işlemlerde ya da serbest dolaşıma girmeden önce bir elleçleme (örneğin kapların değiştirilmesi ya da etiketleme gibi) işlemine tabi tutulması gerektiği durumlarda antrepo rejimi ithalatçılar için ciddi bir operasyonel avantaj sağlamaktadır.
Ayrıca Türkiye’de yerleşik olmayan şirketlerin ülke içine veya bölgeye (transit ticaret) eşya satması için kullanılacak tek alternatiftir. Dış ticaret mevzuatımız gereği, ülkemizde yerleşik olmayan şirketler ithalat işlemlerini (transit ve geçici ithalat rejimleri hariç) yerine getirememektedir. Ancak ülkemizde yerleşik olamayan bir yabancı şirketin, potansiyel vergi numarası almak suretiyle, genel antrepoları kullanıp ülkemizde eşya depolama imkânına sahiptir. Yerleşik olmayan şirket, eşyayı Türkiye’deki bir antrepoya koyabilmekte, müşteri bulunduğu (to order) zaman satış işlemi ve alıcı tarafından ithalat işlemi gerçekleştirilebilmektedir.
Bir nevi “konsinye ithalat işlemi” olarak da adlandırabileceğimiz bu uygulamanın, ülkemizin tedarik zinciri merkezi olması adına da önemli bir uygulama olduğunu belirtmek isteriz. Özellikle birçok şirket ülkemizi coğrafi konumu gereği Ortadoğu ve Uzakdoğu’ya açılmak için bir köprü olarak kullanmak istemektedir (ve kullanmaktadır da). Diğer ülkeler ihtiyaçlarını ülkemizde depolayarak siparişe göre Türkiye’den bu ihtiyacı daha hızlı ve güvenli olarak sağlayabilmektedir.
Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.’ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.