Kasadan çekilen paraya af geliyor
Başta Soma maden faciası ve bazı kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin düzenlemeler olmak üzere, birçok yasada değişiklikler içeren torba tasarının TBMM Genel Kurulunda görüşmeleri devam ediyor. Bu nedenle, normalde 1 Temmuz’dan itibaren tatilde olması gereken milletvekilleri çalışmaya devam ediyorlar.
Geçen hafta bu köşemizde söz konusu tasarının sadece vergi, vergi cezaları, gecikme faizleri ve gecikme zamları ile diğer bazı idari para cezalarının yapılandırılmasına ilişkin düzenlemelerine değinmiştik.
Yazımızı hazırladığımız tarihte 148 maddelik tasarının en son 99 maddesi görüşülüp kabul edildi. İlgili düzenlemeler arasında; kasa ve ortaklardan alacaklar için getirilen düzeltme imkanı ile gümrük, SGK ve diğer bazı borçlar için getirilen yapılandırma imkanı ön plana çıkıyor.
Genel Kurulda tasarının tamamı kabul edildikten sonra, Cumhurbaşkanının da onaylaması koşuluyla, yasa Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girecek. Bütün bu aşamalar Ağustos ayı içerisinde tamamlanacak gibi görünüyor.
Bu hafta, tasarının Genel Kurulda kabul edilmiş olan ve kasadan çekilmiş olan paralar ile ortaklardan olan fiktif alacaklara düzeltme imkanı getiren 76. maddesiyle ilgili açıklama ve görüşlerimize yer vereceğiz.
Sadece şirketler
Tasarının, kayıtlarda görülmekle birlikte fiilen işletmede olmayan kasa mevcutları ile ortaklardan olan alacaklar için af niteliği taşıyan hükümleri sadece kurumlar vergisi mükelleflerini kapsıyor. Bu nedenle bilanço esasına göre defter tutsa dahi gelir vergisi mükelleflerinin bu hükümlerden yararlanması mümkün değil.
Kasada olmayan para
Bazı kurumların 31 Aralık 2013 tarihli bilançolarında belli bir miktar kasa mevcudu (nakit) olmasına rağmen, aslında bu paranın tamamı veya bir kısmı fiilen kasada olmayabilir. Başka bir deyişle kasadaki para işletmeden çekilmiş olabilir. Bu halde olan kurumlar, çekilmiş olan tutarları vergi dairesine beyan ederek kayıtlarını düzeltebilecekler. Bu hükümden yararlanabilmek için ayrıca beyan edilen tutarlar üzerinden yüzde 3 oranında vergi ödenmesi de gerekiyor.
Örneğin bir anonim şirketinin, 31 Aralık 2013 tarihli bilançosunda kasa hesabında 150 bin lira olmasına rağmen, bu paranın 145 bin lirasının işletmeden çekilmiş olduğunu varsayalım. Yani fiilen kasada bulunmayan tutar 145 bin liradır. Bu tutarın vergi dairesine beyan edilmesi ve üzerinden yüzde 3 oranında (145.000 x % 3=) 4 bin 350 lira vergi ödenmesi gerekiyor.
Bu durumda ayrıca kayıtların da fiili duruma getirilebilmesi için, kasa hesabından çıkış kaydı atılması gerekiyor. Hem kasa hesabından düşülen tutarın (145 bin lira), hem de ödenen verginin (4 bin 350 lira) gider olarak kazançtan indirilmesi mümkün değil. Bu tutarların ilgili yıl vergi hesaplaması sırasında matraha ilave edilmesi gerekiyor. Ayrıca ödenen vergilerin kurumlar vergisi beyannamesinde hesaplanan kurumlar vergisinden düşülmesine de izin verilmiyor.
Ortaktan alacaklar
Kurumlar vergisi mükellefleri, 31 Aralık 2013 tarihli bilançolarında yer alan ortaklardan alacak tutarlarını vergi dairesine beyan ederek ve üzerinden de yüzde 3 oranında vergi ödeyerek bu aftan yararlanabilecekler.
Ancak işletmenin esas faaliyetiyle ilgili alacaklarının af kapsamına girmediği unutulmamalı. Tasarıda ödünç verme ve benzeri nedenlerle oluşan alacaklar için uygulanabileceği belirtiliyor.
Hem borç hem alacak varsa
Ortaktan hem alacak hem de ortağa borç varsa, bu durumda borç ve alacağın netleştirilmesi gerekiyor ve nette alacak kalması durumunda aftan yararlanılabiliyor. Yani nette borçlu olunması halinde, yasa hükmünden yararlanılarak alacak tutarının silinmesi mümkün değil.
Örneğin bir kurumun bilançosunda, işletmeden para çekişi nedeniyle oluşan 200 bin liralık ortaktan alacak tutarı ile ortaklara borç olarak muhasebeleştirilen 80 bin liranın olduğunu varsayalım. Bu durumda net alacak tutarı olan 120 bin lira beyan edilecek ve üzerinden yüzde 3 oranında (3 bin 600 lira) vergi ödenecektir.
Ödenen bu vergiler, kurumlar vergisi beyannamesinde hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilemiyor. Ayrıca bu vergiler ile beyan edilen tutarların kurum kazancından indirilmesi de mümkün değil. Bu tutarların ilgili yıl vergi hesaplaması sırasında kurumlar vergisi matrahına ilave edilmesi gerekiyor.
Kâr payının vergisi
Ortaklarının şirketten para almaları normal olarak kâr dağıtımı yoluyla gerçekleşir. Örneğin bir anonim şirketi düşünelim. Kâr ettiyse, genel kurul toplantısında bu kârın ortaklara dağıtılmasına veya işletmede kalmasına karar verebilir.
Ortak gerçek kişi veya yabancı ise dağıtılmasına karar verilen kâr payı üzerinden, kârı dağıtan kurum tarafından yüzde 15 oranında vergi kesintisi (stopaj) yapılması gerekiyor. Kâr payını alan ortak kurum ise böyle bir vergi kesintisi yapılmıyor.
İşte normal yollarla şirketten, örneğin 10 bin liralık kâr payı alan bir gerçek kişinin eline, yüzde 15 oranında vergi kesildikten sonra 8 bin 500 lira geçiyor. Brüt kâr payı tutarı 2014 yılı için 27 bin liradan az olduğu durumda kâr payını alan kişi bu geliri için ayrıca beyanname de vermiyor. Dolayısıyla stopaj nihai vergi haline gelmiş oluyor.
Ortak olduğu şirketten bu tutardan daha fazla kâr payı alan kişilerin ise elde ettikleri temettü gelirleri için ayrıca gelir vergisi beyannamesi vermeleri gerekiyor. Temettünün tutarına göre ödenecek fark vergi çıkabileceği gibi bazı durumlarda vergi iadesi alınması da söz konusu olabiliyor.
Vergi sadece yüzde 3
Oysa bu kişi, kâr payı almak yerine belli bir dönemde şirket kasasından para çekmiş ve bu tutarlar kayıtlara alınmamış olsaydı ya da şirketten çektiği paralar ortaklardan alacaklar hesabında muhasebeleştirilmiş olsaydı durum daha farklı olacaktı. Bu fiktif işlemler bir vergi incelemesi sırasında tespit edilirse, Maliye bunu kâr dağıtımı olarak kabul ederek yüzde 15’lik stopajı cezalı ve faizli olarak isteyecekti.
Tasarı uyarınca artık, 31 Aralık 2013 tarihine kadar gerçekleşmiş olan ve herhangi bir ticari işleme dayanmayan para çekişlerinin şirketler tarafından beyan edilmesi ve üzerinden yüzde 3 oranında vergi ödenmesi şartıyla bu işlemler kapatılabilecek.
Ek tarhiyat yok
Tasarıda kasa mevcutları ve ortaklardan alacaklarla ilgili olarak beyan edilen tutarlar nedeniyle ilave bir tarhiyat yapılmayacağı belirtiliyor. Bu açıklama aslında kurum tarafından yasa kapsamında silinen alacak tutarlarının “kâr payı” olarak kabul edildiğini gösteriyor. Bu hüküm paranın çekilmiş olduğu şirketle ilgili. Tasarıda ortaklarla ilgili bir düzenleme bulunmuyor.
Bu nedenle ileride, üzerinden yüzde 3 oranında vergi ödenmek suretiyle kayıtlardan silinen alacakların kâr payı olduğu ve gerçek kişi ortak tarafından beyan edilmesi gerektiği iddiasında bulunulabileceğini belirtmek isteriz. Hatta bu tutarların ivazsız (karşılıksız) bir intikal olarak kabul edilerek ortak açısından intikal vergisine tabi olduğunun iddia edilmesi de mümkün.
Ancak diğer taraftan bu düzenlemenin, belli bir miktar vergi ödenmek koşuluyla, eskiden yapılmış olan bazı kural dışı işlemlerin affedilmesi, fiili durum ile kayıtların uyumlu hale getirilmesi amacıyla yapıldığı düşünüldüğünde, bundan yararlanan kurumların yanında, ortaklar açısından da farklı vergisel sonuçlar doğurmaması gerektiği söylenebilir. Aksi halde bu düzenlemenin uygulama alanı kalmayacaktır. Bu nedenle yasa yayımlandıktan sonra bu konulara ilişkin ayrıntılı açıklamaların yapılması gerektiğini düşünüyoruz.
Beyan ve ödeme
Şirketlerin, 31 Aralık 2013 tarihli bilançolarında görülmekle birlikte işletmelerinde bulunmayan kasa mevcutları ile ortaklarından ticari faaliyetleri dışındaki işlemlerden kaynaklanan net alacak tutarlarını, yasanın yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü ayın sonuna vergi dairelerine beyan etmeleri gerekiyor. Buna göre yasanın Ağustos ayı içerisinde Resmi Gazete’de yayımlanacağını varsayarsak, söz konusu beyan işleminin Kasım ayı sonuna kadar yapılabilmesi mümkün olacak.
Yasa yürürlüğe girdikten sonra, bu beyanın şekli ile ilgili açıklamalar yapılması ve yeni bir beyanname formatı belirlenmesi bekleniyor.
Beyan edilen tutarlar üzerinden hesaplanan vergilerin de beyanname verme süresi içerisinde tek seferde ödenmesi gerekiyor. Bu vergi için taksitlendirme söz konusu değil.