Dış ticarette korumacılık artıyor

Sercan Bahadır | 13/01/2017 | (Tüm Yazılar)

Son 2 hafta içinde hazır giyim ürünlerine %30, parfüm ve kozmetik ürünlerine %25 oranında ilave gümrük vergisinin (İGV) getirilmesi, gümrükteki gündemde tekrar ithalatta korumacılığın arttığı ve gümrük duvarlarının örüldüğü konularını hatırlattı. Özellikle tüketicileri yakından ilgilendiren bu ürün gruplarına getirilen yüksek miktardaki gümrük vergisi ile sokaktaki vatandaşın da bu İGV’ler üzerine konuştuğu gözlemleniyor.

Aslında İGV’lere yönelik işaretler 2015-2017 ile 2017-2019 dönemlerine ait hazırlanan Orta Vadeli Programlarda (OVP) görülüyor. Son iki hükümetin hazırlamış olduğu programlarda, ithalatta ana hedefin yüksek teknolojik ürünlere bağımlılığı azaltacak yatırımlara destek olunması ve yerel üreticiyi koruma adına etkin olarak korumacılık önlemlerinden yararlanılması olduğu belirtiliyor. Bu amaç için dünya ticaretinde kabul görmüş “tarife” (gümrük vergisi oranı artışı) ve “tarife dışı engeller” (kırtasiye artışı gibi) mevcut. Son dönemlerde de İGV adı altında tarife artışı ile bu yöntemin kullanıldığı gözlemleniyor.

Ancak İGV getirilen ürünlere bakıldığında yerel üreticileri korumak ve destek olmak amacı dışında yerel üretimi olmayan ürünlere de getirildiği gözlemleniyor. Yerel üretimi olmayan ürünlere getirilen bu İGV’lerin bir korumacılık saiki ile değil, mali bir saik ile getirildiği anlaşılıyor.  

İlave gümrük vergisi (İGV) nedir?

İlave gümrük vergileri, 474 sayılı Gümrük Giriş Tarifesi Cetveli Hakkındaki Kanunun 2’nci maddesine dayanılarak Bakanlar Kurulu Kararı ile düzenleniyor. Bu düzenleme ile Bakanlar Kurulu gümrük giriş tarife cetvelinde yer alan gümrük vergilerini %50’ye kadar arttırma yetkisini Bakanlar Kuruluna veriyor ve Bakanlar Kurulu bu yetkisini kullanıyor.

Bir gümrük vergisi gibi İGV’ler de ürün ve ülke bazında belirleniyor. Şu ana kadar yayınlanan İGV’lerin ortak özelliği, Avrupa Birliği’nden (AB) ATR Dolaşım Belgesi eşliğinde AB menşeli ürünlerde uygulanmamasıdır. Ancak, AB’den ATR Dolaşım Belgesi ile ithal edilen (serbest dolaşımda olan) eşyalar, başka ülke menşeli ise İGV tahsili yapılıyor. Bu nedenle gümrük idareleri, bu kapsamdaki eşyanın AB menşeli olup olmadığı sorgusu yapıyor. Uygulamada en önemli sorun, AB menşeli ürünlerin hangi belge ile menşe ispatının yapılacağı konusu oluyor. Çünkü AB ile aramızdaki gümrük birliği anlaşması serbest dolaşım esaslı olduğu için menşe ispatı için bir belge öngörülmemiş bulunuyor. Bu nedenle İGV’lere yönelik olarak uygulamada karşılaşılan AB menşeli olan ve ATR Dolaşım Belgesi ile ithal edilen ürünlerin hangi menşe belgesi ile ispat edileceğine yönelik bir düzenleme yapılması gerekiyor.

Son iki yılda İGV’lerde ciddi artış var

2011 yılında tekstil ürünleriyle geçici teminat uygulaması ile ilk defa gümrük hayatımıza İGV’ler giriyor. Geçici uygulama ilk etapta kesin önleme dönüştürülüyor ve daha sonraki yıllarda artış göstermek suretiyle uygulamaya devam ediliyor. Sadece son iki yılda birçok ürüne ortalama %25 oranında İGV getiriliyor.

Yayımlanma Tarihi

 Eşya

İGV Oranı

06.02.2015

 Demir ve çelikten el aletleri ve el arabası

%25

18.02.2015

 El dokuması halı

%50

23.05.2015

 Mobilya ve mobilya aksamı

%50-%25

 

 

 

07.06.2015

 Elektrikli aydınlatma cihazları

%20

07.06.2015

 Elektrikli süpürge ve su ısıtıcıları

%30-%10

20.06.2015

 Çanta, bavul, kılıf ve bazı mahfazalar

%30

05.07.2015

 Demir ve çelikten teller ve çubuklar

%25

01.09.2016

 Bazı ayakkabı aksamları

%20

07.09.2016

 Kauçuktan yeni dış lastikler

%21,8

11.11.2016

 Her nevi tuvalet, sofra ve mutfak eşyası; saatler  ve dekoratif pano

%6-%25

11.11.2016

 Kırtasiye malzemeleri, katalog

%11-%25

08.12.2016

 Halı, yer kaplama, ev tekstil ürünleri, yapma  çiçek, şemsiye, şişme yatak, çadır vs. çeşitli  ürünler

%8-%20

31.12.2016

 Deri ve saraciye eşyası ile örgü ve dokuma  konfeksiyon ürünleri

%30

11.01.2017

 Parfümeri, kozmetik, temizleme ve bakım  müstahzarları

%17-%25

 

Günün sonunda tüketici etkileniyor 

Her geçen gün İGV uygulamasının arttığı görülüyor. Özellikle yerel üreticiyi koruma aracı olarak İGV kullanımı, yerel üretim ve istihdamın arttırılması ve orta-uzun vadede ithalat talebinin yerel talebe dönüştürülmesini sağlıyor ise bir itiraz söz konusu olmayacaktır. Ancak bir ürünün ithalatına ilave bir maliyet getiriliyor olması, o ürünün ithalatının azalacağı anlamına gelmiyor ve bu ilave maliyet sonunda tüketici üzerinde bir yük olarak karşımıza çıkıyor. Örneğin; hazır giyim veya tekstil sektörüne getirilen İGV’ler tatbik edilse bile bu ürünler en fazla ithalat yapılan 20 fasıl arasında olmaya devam ediyor.

Bu nedenle İGV getirilen her bir sektörde ithal talebin yerel üreticiye kayıp kaymadığı ve ithalatın azalıp azalmadığı hedeflerinin gerçekleşme durumlarının bir ekonomik etki analizi ile ortaya konulması gerekiyor. İGV’lere rağmen ithalat da bir azalış yok ise artan ithalat maliyeti günün sonunda tüketiciye yansıyor. Örneğin; son olarak parfüm ve kozmetik ürünlerine getirilen İGV’lerin doğrudan tüketiciyi etkilediği görülüyor .

 

 

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.’ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.