Page 5 - VG Mayıs
P. 5

•➢ 	Devralan şirkette sermayenin bir unsuru olarak yer alan                             5
     söz konusu vergiye tabi kalemlerin, devralan şirkette bir
     başka hesaba nakledilmesi veya işletmeden çekilmesi
     ya da sermaye azaltımına gidilmesi durumunda ise söz
     konusu tutarların işletmeden çekildiği dönemin kazancı
     ile ilişkilendirilmeksizin kurumlar vergisine tabi tutulması
     gerektiği,

yönünde görüş verdiği görülmektedir.

Dolayısıyla, TTK ve KVK hükümlerine uygun olarak yapılan kısmi
bölünme işlemlerinde, bölünme nedeniyle gerçekleşen sermaye
azaltımının müstakil bir işlem olarak değerlendirilmemesi ve
vergiye tabi kalemlerin devralan şirkette yapılacak sermaye
artışında sermayenin bir unsuru olarak yer alması ve ayrı
şekilde görülmesi şartıyla vergileme olmaması gerektiğini
düşünmekteyiz.

Bu nedenle Tebliğ Taslağı ile aksi yönde yapılması planlanan
düzenlemenin, hem kanunun getiriliş amacına aykırılık teşkil
edeceği hem de konuya ilişkin tesis edilen yargı kararları ve
özelgeler ile çelişeceği kanaatindeyiz.

V. Sonuç

Bilindiği üzere, Anayasa’nın 73. maddesinde “vergilerin
kanuniliği” ilkesi düzenlenmiş olup anılan ilke kapsamında
verginin esaslı unsurlarının (yükümlü, konu, matrah, oran
vb.) hiçbir istisnaya yer verilmeksizin, Kanun ile düzenlenmek
zorunda olduğu belirtilmektedir.

Maliye Bakanlığına verilen yetki ise hazırladığı tebliğler
uyarınca sınırları kanunlar ile çizilen vergi müesseselerinin
uygulanmasına ilişkin usuli kuralları belirlemek; uygulamaya
açıklık getirmek ve yorum ve açıklamalara yer vermek ile
sınırlıdır.

Bununla birlikte, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayınlanan
ve yukarıda detaylarına yer verilen Tebliğ Taslağı’nda, KVK
kapsamında düzenleme altına alınan “kısmi bölünme”
müessesesine yeni kısıtlayıcı kurallar getirildiği ve bu durumun
kanunlar ile getirilen sınırların aşılması sonucunu doğurabileceği
düşüncesindeyiz.

Oysaki mükelleflerin beklentisi özünde gelir idaresi tarafından
vergisel müesseselerin uygulanmasının önünün açılması
ve tereddüt oluşturan konularda kısıtlayıcı değil, işlemleri
kolaylaştıracak nitelikte açıklamalar getirilmesidir.

Dolayısıyla, Tebliğ Taslağı’nın mevcut hali ile yürürlüğe girmesi
durumunda, konuya ilişkin ciddi ihtilaflar doğacağı ve hem
vergi idaresi hem de mükelleflerin uzun bir yargılama sürecine
katlanmak zorunda kalacağı görüşündeyiz.

Bu kapsamda, Tebliğ Taslağı’nın yürürlüğe girmesinden önce
yukarıda özetlenen anlayışımız doğrultusunda düzeltilmesini
ümit ediyoruz.

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel
görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı
EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.’ye sorumluluk
iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla
yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama
yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını
tavsiye ederiz.

                                                                              Mayıs 2017
   1   2   3   4   5   6   7   8   9   10