Skip to Content

Dünya'dan Vergi Haberleri

Derleyen: Doğa Mirza - Çev. Aslı Çelik


Yunanistan

Avrupa Adalet Divanı Ouzo Üzerindeki Vergi Oranını İndirdi

 

5 Ekim tarihinde Avrupa Adalet Divanı, Komisyon ve Yunanistan’ın karşı karşıya geldiği davada (Dava C-475/01) Yunanistan’ın Ouzo üzerinden aldığı verginin, Avrupa Birliğinden ithal edilen içkiler dahil, diğer alkollü içkilere uygulanan vergilerden en fazla %50 daha düşük olabileceğine karar vermiştir.

 

Avrupa Adalet Divanı, Yunanistan’ın, anasonla tatlandırılmış üzüm kabuğundan yapılan içkisi ouzo üzerinden, diğer alkollü içkilere uygulanan vergilerden “azami %50” daha az vergi almaya  devam edebileceğini belirtti. Avrupa Adalet Divanı, Yunanistan’ın yerel içkisini, uluslararası bloktan gelen cin, votka ve rom gibi yabancı içkilerden daha az oranda vergilendirmesini AB yasasına aykırı bir uygulama olduğunu ileri sürdü.

 

İlgili mahkeme kararı, renksiz, anason aromalı,  litre başına 50 gramdan daha az şeker içeren ve sadece ouzo’ya uygulanabilecek kadar dar olan bir tanıma uyan içecekler üzerindeki vergileri indirmesi için Yunanistan’a yetki veren AB Alkol ve Alkolü İçkiler üzerinden Alınan Tüketim Vergisi 92/83/EEC sayılı Konsey Direktifinin 23(2) sayılı maddesine dayandırılmıştır.

 

İngiltere

 

Cep Telefonu Şirketleri KDV Anlaşmazlığında Avrupa Adalet Divanının Kararını Bekliyorlar

 

İngiliz Hükümetine üçüncü kuşak telekomünikasyon ya da “third generation” (3G) lisansları için 20 milyar Sterlinden fazla ödeme yapan cep telefonu şirketleri, lisans ücretleri üzerinden alınan KDV’yle ilgili olarak İngiliz Hükümetiyle düştükleri anlaşmazlığın Avrupa Adalet Divanında  görüşülmesi için başvurdular.

 

Konuyu Adalet Divanına taşıyan ve içlerinde Vodafone, Orange ve mm02 gibi şirketlerin de bulunduğu cep telefonu şirketleri, lisans ücretlerinin bir parçası olarak KDV ödediklerini ve 3.35 milyar civarında bir vergi iadesine hak kazandıklarını iddia etmektedirler. İngiliz Hükümeti ise, 3G lisanslarının bir kamu mercisi olan Devlet Bakanlığı tarafından verildiğini, bu yüzden lisansların KDV’den muaf olduğunu ileri sürmektedir. Bu dava Avrupa Birliğinde önemli bir emsal teşkil edecektir, çünkü cep telefonu şirketleri üye devletlerden 3G lisansları alabilmek için 100 milyar Euronun üzerinde bir harcama yapmış durumdalar.

 

Avrupa Adalet Divanına Avusturya’dan yansıyan benzer bir davada, Telekom Avusturya’nın bir birimi olan Mobilekom ve Deutsche Telekom, Hutchison Whampoa ve Telfonica Moviles şirketlerinin Avusturya birimleri Avusturya Hükümetinden 140 milyon Euro civarında bir vergi iadesi talep etmektedirler.


Belçika

 

Mahkeme, Anlaşma Kapsamında Stopaj Vergisi İndirimine İzin Verdi

 

Ghent Birinci Asliye Mahkemesi, vergi mercilerince getirilen belli formaliteler yerine getirilmese de uygulamada olan Belçika-Lüksemburg iki taraflı vergi anlaşmasında kararlaştırılan temettü stopaj vergisinde indirimi gitti.

 

1998’de bir Belçikalı şirket Lüksemburg’lu ana hissedarına faiz ödemiş ancak ödenen faiz üzerinden faiz stopajı kesmeyi ihmal etmiştir. Belçika vergi mercileri faiz ödemelerini, Gelir Vergisi Kanununun 18(4) sayılı maddesine dayanarak ödenen bir  temettü olarak yorumladı, ki bu maddede Belçika mukimi bir şirkete hissedarları tarafından verilen kredilerde 1’e 1 borç-öz sermaye oranı öngörülmektedir.

 

Bu yorumlama nedeniyle, iki farklı oran uygulandı: normal faiz üzerinden %15 (1’e 1 oranı kapsamında) ve temettü olarak yorumlanan faiz üzerinden (hissedardan alınan kredinin limiti aşan bölümü) %25.

 

Belçika’da, çift taraflı vergi anlaşmaları uygulanırken yerel mevzuat hükümlerinin (sözgelimi Gelir Vergisi Kanunu Madde  18(4)) uygulanıp uygulanmayacağı tartışmalı bir konu olmasına rağmen Belçika’daki bağlı kuruluş bu yoruma itiraz getirmemiştir.

 

Kabul edilmelidir ki; anlaşmanın 10(3) sayılı maddesi “temettülerin” “dağıtımı yapan şirketin mukimi olduğu Devletin kanunlarına göre şirketteki diğer haklarından kaynaklanan ve hisse geliri olarak değerlendirilen gelirlerini” de içermektedir. Ancak konu, bir kredinin “şirketteki diğer haklar” kapsamına girip girmediğidir.

 

Vergi mükellefiyse yalnızca, alıcının temettü dağıtan şirkette en az %25 oranında bir doğrudan yatırımı olması ya da en az yaklaşık 22.72 milyon sterlin değerinde bir hissesi olması durumunda temettü vergisinin %10’u aşamayacağı yönündeki 10(2) sayılı anlaşma hükmünün uygulanmasını talep etmiştir. Diğer bütün durumlarda temettü stopaj vergisi oranı %15’i geçememektedir.

 

Belçikalı yan kuruluş, bu %10’luk oranın kendisine uygulanması gerektiğini ileri sürerek, yeniden yorumlanmış faiz ödemelerine de bu oranın uygulanmasını istemiştir. Vergi mercileri, idari açıklama no. 10/231-236 uyarınca temettüleri elde eden tarafın Form 276Div’i doldurmuş olması gerektiğini ve ardından bu formun vergi uygulamaları kapsamında mukimi olunan ülkenin (Lüksemburg) vergi mercilerince onaylanmış ve Belçikalı yan kuruluşa gönderilmiş olması gerektiğini ileri sürerek bu isteği kabul etmemiştir. Belçikalı yan kuruluş ayrıca bu uygulama gereğince, bu formu aldıktan sonra Belçika vergi mercilerine sunulmak üzere stopaj vergisi beyannamesine eklemeliydi.

 

Mahkeme ise vergi mükellefini haklı bulmuştur. Çünkü vergi mercilerince değinilen formaliteler yalnızca idari yoruma dayanmaktaydı ve mahkeme vergi otoritelerinin, verginin yalnızca kanun hükmünde maddeler (Belçika Anayasası 170 ve 172) kapsamında alınabileceği yolundaki kuralı çiğnediği kararına varmıştır. Mahkeme yeniden yorumlanan faiz ödemelerinin %10’luk oranda vergilenmeye uygun olduğuna karar vermiştir.

 

Bu karar adil gibi görünmektedir, şu kadar ki, vergi anlaşması indirilmiş vergi oranlarından yararlanmak için gerekli resmi gereklilikleri kesin olarak belirlememiştir. Vergiyi ödemekle sorumlu taraf yalnızca vergi mercilerince belirlenen formalitelere uymakla zorunlu değildir. Ancak, suiistimali önlemek amacıyla, vergi mükellefi %10’luk stopaj vergisinden yararlanabilmek için gerekli nitel şartları yerine getirdiğine dair kanıt sunabilmelidir.

 

Mahkeme kararı (9 Haziran 2004 tarihli) uygulamada bu kanıtın yalnızca idari açıklamalarda belirlenen formalitelerden ibaret olmadığını kanıtlamıştır.

Vergi Affı Üçüncü Çeyrek Rakamları Beklenenin Altında Kaldı

 

Belçika Maliye Bakanı Didier Reynders, 19 Ekim’de yaptığı konuşmada Ocak’ta uygulanmaya başlanan vergi affının sonuçlarının düş kırıklığı yarattığını belirtti.  Reynders yılın üçüncü çeyreğinde 60-70 milyon Euro civarında bir vergi hasılatı beklentisi içindeydi, ancak vergi affının bu dönemdeki getirisi yalnızca 46.9 milyon Euro olarak gerçekleşti. Vergi affı, yılın ilk altı ayında da 17.5 milyon Euro vergi ödemesi getirdi. Beyan edilmeyen ve vergi affıyla resmileşen gelir tutarı yaklaşık 17.5 milyon Euro civarındadır.

 

Toplamda, vergi affından yararlanmayı seçen vergi mükelleflerinin %87’si %9 oranında vergi ödemeyi, tasarruflarını yeniden yatırıma tabi tutup %6 oranından yararlanmaya tercih ettiler. Mükelleflerin yalnızca %10’u %6’lık orandan yararlanmayı seçmiş ve yaklaşık %3’ü arada bir yerde kalmıştır.