Skip to Content

Gümrük vergilerine gönüllü uyumda yaşanan sıkıntılar ve çözüm yolları

Evren Kılıç

Giriş

Vergi kanunları çerçevesinde yükümlünün mevzuata uyum göstermesi esastır. Bu süreçte, çeşitli nedenlerle bu uyum ihlal edilmiş ise ilgili kamu idaresi tarafından ihlal tespit edilmeden önce yükümlünün çeşitli idari yolları kullanması suretiyle söz konusu vergiye gönüllü olarak uyumu sağlanması kamu idaresi tarafından amaçlanabilir. Bu minvalde, gümrük mevzuatı kapsamında da yükümlünün idarenin ihlali tespit etmeden gönüllü olarak uyum sağlamasını amaçlayan çeşitli müesseseler mevcuttur.

İşbu yazımızda özellikle eksik ödenen ithalat vergileri açısından yükümlünün gönüllü olarak mevzuata uyumunu amaçlayan Gümrük Yönetmeliği’nin 53/5. maddesi ile Gümrük Kanunu’nun 234/3. maddesi ele alınacak olup, mezkûr maddelerin uygulanmasında yaşanan sıkıntılar ve bu maddeler çerçevesinde gümrük vergilerine gönüllü uyumu artıracak çözüm önerileri üzerinde durulacaktır.

1. Gümrük Yönetmeliği’nin 53/5. maddesi ve yaşanan sıkıntılar

Gümrük Yönetmeliği’nin “İstisnai kıymetle beyan” başlıklı 53. maddesine göre; Kanun’un 24’üncü maddesine göre kıymet tespitinin yapıldığı hallerde beyan sahibinin talebi üzerine mezkur maddenin 1. fıkrasında belirtilen eşyaların gümrük kıymetinin tespitinde, beyan sahibinin talebi üzerine, Gümrük İdaresince basitleştirilmiş usuller uygulanacağı, mezkur maddenin, 2. fıkrası istisnai kıymetle beyan talebinin uygulanması için sözleşme örneği ve onaylı çevirisinin sunulması , 3. fıkrası vergi tahakkukunun nasıl yapılacağı ve tamamlayıcı beyana göre yapılacak işlemleri, 4. fıkrası tamamlayıcı beyanlar ile ilgili zamanaşımını, 6. fıkrası ise istisnai kıymetle beyana ilişkin tamamlayıcı beyanların süresi içerisinde verilmemesi nedeniyle zamanında ödenmeyen gümrük vergileri için yapılacak işlemleri belirtmektedir. Ayrıca istisnai kıymetle beyan yönteminde tamamlayıcı beyanın ne zaman verilmesi gerektiği mezkûr Yönetmelik’in 150/3’üncü maddesinde açıklanmıştır.

Diğer yandan, işbu yazımıza konu Gümrük Yönetmeliği’nin 53/5 inci maddesi ise, ithal eşyasının gümrük kıymetine veya katma değer vergisi matrahına girmesi gereken, ancak gümrük beyannamesinin tescili anında beyan sahibi tarafından mevcudiyetinin bilinmesi mümkün olmayan kıymet veya matrah unsurlarının beyanına ilişkin, en geç söz konusu kıymet veya matrah unsurunun öğrenildiği ayı takip eden ayın yirmi altıncı günü akşamına kadar beyanda bulunulabileceği ve vergileri de aynı süre içinde ödeneceği hüküm altına alınmıştır.

Gümrük Yönetmeliği’nin 53/5. maddesinin istisnai kıymet beyana ilişkin usullere tabi olmamasından kaynaklanan sıkıntılar:

Bahse konu madde her ne kadar “İstisnai kıymetle beyan” başlıklı Gümrük Yönetmeliği’nin 53’üncü maddesinin altında yer alsa da aynı maddenin diğer fıkralarında düzenlenen istisnai kıymetle beyan usulü ile ilgisi bulunmamaktadır. Nitekim maddenin diğer fıkraları uyarınca beyannamenin tescili esnasında bir sözleşme ibrazı şartken, Gümrük Yönetmeliği’nin 53/5. maddesinin uygulanması açısından sözleşme bulunmaması ön koşuldur. Nitekim bu husus Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün İstanbul Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğüne muhatap 27.03.2015 tarih ve 6901953 sayılı yazısında da açık bir şekilde ifade edilmiştir.

Bu durum, muhatapları açısından hem maddenin uygulanması açısından karışıklığa neden olmakta hem de istisnai kıymet yoluyla beyana atıfta bulunan idari düzenlemeler açısından Gümrük Yönetmeliği’nin 53/5. maddesini kapsayıp kapsamadığı tereddüdünü yaratmaktadır.

Örneğin, Gümrükler Genel Müdürlüğünün 2013/6 sayılı Genelgesi’nin 5’inci fıkrası istisnai kıymet yoluyla beyan yapılan hallerde, tamamlayıcı beyanın Gümrük İdaresine verilmesi gerektiği süre içerisinde istisnai kıymete ilişkin ödemenin yapılması durumunda KKDF kesintisinin yapılmayacağı hüküm altına alınmıştır. Söz konusu maddenin istisnai kıymetle beyan usulüne tabi olmayan Gümrük Yönetmeliği’nin 53/5. maddesi uyarınca yapılacak beyanları kapsayıp kapsamadığı tartışmalara yol açmaktadır.

Beyannamenin tescili esnasında mevcudiyetinin bilinmesi mümkün olmayan kıymet veya matrah unsurlarının tespitine ilişkin yaşanan sıkıntılar:

Anılan Yönetmelik maddesi uyarınca yükümlülüğün başladığı tarihte mevcudiyeti bilinmeyen gümrük kıymeti ve KDV matrahı unsurlarının Gümrük Yönetmeliği'nin 53/5. maddesi kapsamında beyanı mümkündür.

Ancak, mevcudiyeti bilinmeyen kıymet ve matrah unsurlarından ne anlaşılması gerektiği gerek mezkûr Yönetmelik maddesinde gerekse alt düzenleyici işlemlerde açık bir şekilde ortaya konulmamıştır. Sadece Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün İstanbul Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğüne muhatap 27.03.2015 tarih ve 6901953 sayılı yazısından, yazılı bir sözleşmeye dayanan kıymet ve matrah unsurları açısından Gümrük Yönetmeliği’nin 53/5 maddesinin uygulanamayacağı anlaşılmaktadır. Ancak sözleşme serbestisi ilkesi düşünüldüğünde örneğin herhangi yazılı bir sözleşmeye dayanmayan ancak mevcudiyeti beyannamenin tescili esnasında bilinebilecek unsurlarda Gümrük İdarelerince ne şekilde ilerleneceği tartışma yaratmaktadır. Nitekim, bu durum aynı işlem için farklı Gümrük İdarelerinde farklı işlemlere yol açmakta hem idari işlemlerin tutarlılığı hem de firmalar arasındaki rekabeti olumsuz etkilemektedir.

Kıymet veya matrah unsurunun öğrenildiği ayın tespitine ilişkin yaşanan sıkıntılar:

Gümrük Yönetmeliği’nin 53/5’inci maddesi açıdan tamamlayıcı beyanın kıymet veya matrah unsurunun öğrenildiği ayı takip eden ayın yirmi altıncı günü akşamına kadar beyanda bulunulacağı hüküm altına alınmıştır.

Söz konusu hüküm Gümrük İdareleri tarafından kıymet veya matrah unsurunun öğrenildiği ay faturanın düzenlendiği ay şeklinde uygulansa da firmalar açısından fatura düzenlenmeden kıymet ve matrah unsurlarının öğrenilmesi (mail vs) veya faturanın düzenlendiği tarih dikkate alındığında tamamlayıcı beyan tarihinden sonra faturanın gönderilmesi durumunda Gümrük İdarelerinin tamamlayıcı beyanın geç verilmesi şeklinde yorumlanması muhtemeldir. Bu nedenle, bu tarihin uygulamaya paralel objektif şeklinde belirlenmesi yerinde olacaktır.

2. Gümrük Kanunu’nun 234/3. maddesi ve yaşanan sıkıntılar

Gümrük Kanunu’nun 234’üncü maddesinde vergi kaybına neden olan işlemlere uygulanması gereken cezai hükümlerin yer almakta olup, anılan Kanun maddesinin 3’üncü fıkrasında 1 ve 2’nci fıkralarda yer alan vergi kaybına neden olan işlemlerin Gümrük İdaresinin tespitinden önce beyan sahibince bu durumun Gümrük İdaresine bildirilmesi durumunda söz konusu cezaların yüzde on nispetinde uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Diğer yandan, söz konusu maddenin uygulanmasının firmalar tarafından suiistimal edilebildiğinden bahisle bunların önlenebilmesi için Bakanlığın düzenlediği muhtelif günlü sayılı dağıtımlı yazılarında anılan Kanun’un bahse konu maddesinin birinci veya ikinci fıkralarında belirtilen aykırılıklar için firmalar tarafından mezkur maddenin üçüncü fıkrası hükmünden faydalanılmak üzere Bölge Müdürlüğü veya bağlantılarına yapılan başvurularda, mutlak surette diğer bağlantı diğer Bölge Müdürlükleri ve bağlantılarında aynı konudaki aykırılığa ilişkin, son 6 ay içerisinde, başvuru yapan firma için bir tespit yapılıp yapılmadığının araştırılması ve böyle bir tespit yapılmış olduğunun anlaşılması halinde bu firmaya Gümrük Kanunu'nun 234’üncü maddesinin üçüncü fıkrası hükmünün tatbik edilmemesi gerektiği belirtilmiştir.

Vergi kaybına neden olan işlemlerin Gümrük İdaresinin tespitine ilişkin yaşanan sıkıntılar

Vergi kaybına neden olan işlemin yükümlülerden önce Gümrük İdaresi tarafından tespitine ilişkin gerek Gümrük İdaresi nezdinde gerekse denetim elamanları nezdinde farklı uygulamalar söz konusu olabilmektedir. Söz konusu farklılığın temel nedeninin ise Gümrük İdaresince tespit işlemi ile incelemeye başlama işleminin bir arada değerlendirilmesinden kaynaklandığı değerlendirilmektedir. Bu noktada, gümrük incelemesine başlanması ve tespite yönelik işlemlerin farklı iki idari işlemi temsil ettiğini belirtmekte yarar vardır.

Bilindiği üzere, gümrük incelemeleri görevlendirme yazıları veya ilgili Makam Onayı ile başlamakla birlikte idareler kimi durumlarda re’sen söz konusu incelemeleri başlatabilmekte ve bu kapsamda yükümlüden bilgi ve belgeler temini cihetine gidebilmektedir. Dolayısıyla, inceleme kapsamında idarenin veya denetim elemanın beyanname, muhasebe kaydı vs şeklinde bilgi belge teminine yönelik işlemleri tespit olarak değerlendirilmemesi gerektiği kanaatindeyiz.

Bu noktada, Gümrük İdarelerince tespit işlemi her ne kadar tek taraflı bir idari işlem gibi gözükse de bunun hukuk aleminde etkili ve icrai bir işlem sayılabilmesi için muhatabına bildirilmesi gerektiği düşünülmekte, aksi halde bu durumun hukukun öngörülebilirlik, belirlilik ve hukuki güvenlik ilkeleriyle çelişki yaratabileceği değerlendirilmektedir.

Aynı konudaki aykırılığa ilişkin, son 6 ay içerisinde tespit yapılıp yapılmadığının araştırılmasına ilişkin yaşanan sıkıntılar

Öncelikle belirtmek gerekir ki Gümrük Kanunu’nun 234/3. maddesinin amacı yükümlüyü cezalandırmaktan ziyade vergiye gönüllü uyumunu teşvik etmektir. Dolayısıyla Kanun’da yer almayan 6 aylık sınırlamanın İdarenin bir tasarruflu/dağıtımlı yazıyla sınırlanması Kanun’un söz konusu amacıyla da örtüşmediği düşüncesindeyiz.

Diğer yandan, bahse konu dağıtımlı yazıda “Aynı konudaki aykırılık" ifadesinin sadece, aykırılığa esas teşkil eden konunun mevzuatın aynı maddesi ile ilgili olmasını veya fiilin aynı olmasını ifade etmediği,

Dikkat edilmesi gereken husus, aykırılığın,

• Aynı veya farklı Gümrük İdarelerinde ifa edilen gümrük işlemlerine ilişkin aynı ticari işlemin parçası olup olmadığının veya,

• Aynı tespit kapsamında yapılan işlemin parçası olup olmadığının veya,

• Yükümlü tarafından süreklilik arz eden eksik beyan şeklinde tezahür edip etmediğinin,

tespit edilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

“Aynı konudaki aykırılık” ifadesi tıpkı 6 ayda olduğu gibi Kanun’da yer almayan bir başka sınırlama olarak karşımıza çıkmaktadır. Oysaki Gümrük Kanunu’nun 234/3. maddesi, aynı Kanun’un 1 ve 2’nci fıkraları kapsamında beyan ile muayene ve denetleme veya teslimden sonra kontrol sonucunda vergi kaybına neden olan aykırılıkların Gümrük İdaresince tespit edilmesinden önce beyan sahibince bildirilmesi hususunu düzenlemektedir. Dolayısıyla, Gümrük Kanunu’nun 234/3. maddesi dikkate alınırken farklı beyanlardaki aykırılığın konusundan, aynı ticari işlemin bir parçası olup olmadığından ve süreklilik arz edip etmediğinden bağımsız olarak “beyan” odaklı bakılması gerektiği kanaatindeyiz.

Bu minvalde, yazımızın daha önceki bölümlerinde de ifade edildiği üzere Gümrük Kanunu’nun 234/3. maddesi tarafından yapılan başvuruların reddinin idare tarafından söz konusu aykırılığın spesifik olarak o “beyan” için yapılmış olması ve bu tespitin de idare tarafından yükümlüsüne bildirilmiş olması halinde mümkün olduğu düşünülmektedir.

Nitekim uygulamada Genel Müdürlük tarafından yayımlanan söz konusu dağıtımlı yazı Gümrük Müdürlükleri tarafından farklı usul ve şekilde yorumlanarak aynı konuda farklı işlemler tesis edilmesine yol açmakta bu da firmalar arasında haksız rekabete yol açabilmektedir.

3. Yaşanan sıkıntıların çözümü ne olabilir?

Beyan esaslı vergilendirmelerde yükümlünün vergiye gönüllü olarak uyumunu teşvik etmek vergi otoritesinin esas amacıdır. Bu noktada, gönüllü uyumu teşvik eden mekanizmaları geliştirmek, yaşanan sıkıntıları gidermek kamu idaresinin görevidir. Bu cümleden, yukarıda arz edilen sebeplerle gerek Gümrük Yönetmeliği’nin 53/5. maddesi gerekse Gümrük Kanunu’nun 234/3. maddesinin tekrar ele alınmasının bir zorunluluk teşkil ettiği düşünülmektedir.

Bu minvalde, gönüllü uyumu artırabileceğini ve yaşanan sıkıntıları giderebileceğini düşündüğümüz çözüm yollarına aşağıda yer verilmeye çalışmıştır:

• Gümrük Yönetmeliği’nin 53/5’inci maddesinin istisnai kıymetle beyan başlıklı 53’üncü maddesinden Yönetmelik’te ayrı bir madde olarak düzenlenmesinin,

• Yeni düzenlenecek maddede sözleşme ibraz yükümlülüğü olmaksızın ve tescil esnasında bahse konu mevcudiyetinin bilinip bilinmemesinden bağımsız olarak gümrük kıymetine veya katma değer vergisi matrahına girmesi gereken unsurların gümrük beyannamesinin tescilinden sonra yükümlüye faturalandığı veya fatura olmadığı durumda bu unsurların yükümlü tarafından ticari kayıtlarına (muhasebe, stok kayıtları vs.) alındığı durumlarda en geç söz konusu kıymet veya matrah unsuruna ilişkin faturanın düzenlendiği ayı veya aykırılığa ilişkin unsurun ticari kayıtlara alındığı ayı takip eden ayın yirmi altıncı günü akşamına kadar beyanda bulunulması ve vergileri de aynı süre içinde ödenmesine ilişkin düzenlenme yapılmasının,

• Yeni düzenlenecek madde kapsamında tamamlayıcı beyan süresi içerisinde yapılacak ödemelere ilişkin KKDF kesintisi yapılmayacağına yönelik düzenleme yapılmasının veya 2013/6 sayılı Genelgeye ekleme yapılmasının,

• Tamamlayıcı beyan süresinden sonra ve Gümrük İdaresi tarafından tespitinden önce yapılacak kendiliğinden beyanlarda Gümrük Kanunu’nun 234/3. maddesi hükümlerinin uygulanmasının,

• Gümrük Kanunu’nun 234/3. maddesinin uygulanmasına ilişkin Kanun’da yer almayan sınırlamalara ilişkin düzenlemelerin kaldırılmasının, maddenin uygulanmasına ilişkin yapılacak başvurularda ancak söz konusu “beyan”a ilişkin aykırılığın idare tarafından daha önce tespit edilmiş olması ve bunun yükümlüğe bildirilmiş olması halinde anılan başvurunun reddedilmesine ilişkin düzenleme yapılmasının,

uygun olacağı kanaatindeyiz.

Sonuç

Yukarıda arz edildiği üzere beyana esas vergilemelerde gönüllü uyumu teşvik edecek çözüm müesseselerini artırılması, buna yönelik düzemelerin dar olarak yorumlanmaması özellikle yükümlü tarafından idareye yapacağı kendiliğinden bildirimler sonucunda doğabilecek yaptırımları objektif kriterler çerçevesinde önceden bileceği mekanizmalar yaratılması vergiye uyumu artıracak unsurlardır. Bu bakış açısıyla Gümrük Yönetmeliği’nin 53/5. maddesi gerekse Gümrük Kanunu’nun 234/3. maddesinin tekrar ele alınması bir zorunluluk olduğu mütalaa edilmektedir.

Kaynakça:

1. 4458 sayılı Gümrük Kanunu

2. Gümrük Yönetmeliği

3. Gümrükler Genel Müdürlüğünün 2013/6 sayılı Genelgesi

4. Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün 27.03.2015 tarih ve 6901953 sayılı yazısı

5. Gümrükler Genel Müdürlüğünün 23.11.2015 tarih ve 11911354 sayılı yazısı

 

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.’ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.