Skip to Content

Deprem (ek) vergisinde değişiklik neden şart?

Abdulkadir Kahraman

“Yeniden Yapılandırma veya Vergi Affı” Kanunu (7440 sayılı Kanun), 12 Mart 2023 tarihli Resmi Gazete ile yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanunla Kahramanmaraş ve çevre illerdeki depremin etkilerinin giderilmesi ve bölgenin kalkınması için gerekli kaynağın oluşturulması amacıyla “ek vergi” (deprem vergisi) ihdas edildi. Düzenleme, “Vergi Affı Kanun Teklifi” kapsamına TBMM Genel Kurulu görüşmeleri sırasında verilen bir önerge ile alındı. Dolayısıyla, hızla ve acele ile yasalaşan bu düzenleme TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nun süzgecinden geçmediğinden eksiklikler içeriyor ve bunların acilen giderilmesi gerekiyor. Aksi takdirde düzenlemenin bu hali eşitlik ve adalet ilkelerine aykırılıklar barındırıyor.

Verginin mükellefi ve konusu ne?

Öncelikle ek vergi yükümlülüğü, bazı kurumlar vergisi mükellefleri için getirildi. Çoğu kurumlar vergisi mükellefi ek vergi kapsamına girmiyor. Ek vergi, 2022 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde gösterilen “kurumlar vergisi ve diğer kanunlardaki indirim ve istisnalar” üzerinden hesaplanıp ödenecek. 2022 yılı kurumlar vergisi beyannamesindeki ek vergi kapsamındaki istisna veya indirimler “yurt içi ve/veya yurtdışı” kaynaklı olarak %10 ve %5 oranlarında vergiye tabi olacak.

Yurtiçi kaynaklı istisna ve indirimler:

  • Kurumlar vergisi beyannamesindeki kurum kazancından indirim konusu yapılan istisna ve indirim tutarları ile indirimli kurumlar vergisine tabi matrahları üzerinden dönem kazancı ile ilişkilendirilmeksizin %10,
  • 5520 sayılı Kanunun 5’inci maddesinin 1’inci fıkrasının “a” bendinde düzenlenen istisna (iştirak kazançları istisnası dahil) kazançlar üzerinden %5.

Yurtdışı kaynaklı istisna ve indirimler:

  • Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5’inci maddesinin 1’inci fıkrasının “b” bendindeki yurtdışından elde edilen ve en az %15 oranında vergi yükü taşıdığı tevsik edilen istisna kazançlar üzerinden ise %5.

Ek vergi hesaplanmayacak istisna ve indirimler:

  • Türkiye’de kurulu yatırım fon ve ortaklıklarının portföy işletmeciliği kazançları istisnası,
  • Risturn istisnası,
  • Sat-kirala-geri al işlemlerinden doğan kazançlarda istisna,
  • Kira sertifikası ihracı amacıyla varlık ve hakların satışından doğan kazançlara ilişkin istisna,
  • Kur korumalı mevduat hesaplarından sağlanan kazançlara ilişkin istisna,
  • Sponsorluk harcamaları,
  • Makbuz karşılığı yapılan kazancın %5’i ile sınırlı bağış ve yardımlar,
  • Okul, sağlık tesisi, öğrenci yurdu, çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi ve bakım ve rehabilitasyon merkezi yapımı veya bu tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan bağış ve yardımlar,
  • Kültür ve turizm amaçlı bağış ve yardımlar,
  • Türkiye Kızılay Derneğine ve Yeşilay Cemiyetine yapılan nakdi bağış ve yardımlar,
  • Cumhurbaşkanınca başlatılan yardım kampanyalarına yapılan bağış ve yardımlar,
  • Girişin sermayesi fonu,
  • Korumalı işyeri indirimi,
  • Yatırım indirimi istisnası (Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 61 maddesi gereğince),
  • 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 407’nci maddesi kapsamında tanımlanan mikro ve küçük işletmelerin teknoloji geliştirme bölgeleri ile Ar-ge ve tasarım merkezlerinden elde ettikleri istisnaya ve indirime konu kazançlar,
  • İlgili kanunları uyarınca kurum kazancından indirilebilen bağış ve yardımlar.

Ek vergi iki taksitle (1. Taksit kurumlar vergisinin ödeme süresinde, 2. Taksit ilk taksit ödemesini takip eden 4’üncü ayda) ödeneecek.

Neden sınırlı sayıda mükellef kapsamda?

“Neden verginin matrahı indirim ve istisnalar” sorusunun cevabı, bu güne kadar vergi istisna ve indirimleri (mali literatürde vergi harcaması) nedeniyle daha az kurumlar vergisi ödeyen mükelleflerden bu düzenleme ile vergi geri alınması olarak açıklanabilir.

Vergi harcamalarından hükümetlerin / devletlerin vergi alması küresel çapta bir tercih haline geldi. Devletler, artık sağlam mali kaynaklara erişim, vergiden kaçınmayla mücadele ve vergi adaleti için küresel vergi sorunlarına çözümler geliştirme çabasındalar ve bu çabalar artık belli bir olgunluğa ulaştı. OECD’nin “küresel asgari kurumlar vergisi” önerisi bunun en iyi örneğidir. Türkiye’de OECD’nin “küresel asgari kurumlar vergisi” önerisine destek veren yaklaşık 140 ülkeden biri.

Hatta “küresel asgari kurumlar vergi” uygulamasındaki gecikme ve uygulamaya katılımın az olma ihtimaline karşı ABD, %15 “alternatif asgari kurumlar vergisi” uygulamasını başlattı bile. ABD tarafından uygulanan yeni vergi, OECD’nin “küresel asgari vergi” uygulamasındaki parasal eşiklerden farklı olarak, 1 milyar ABD dolarından fazla kârı olan ABD mukimi şirketleri kapsıyor.

Türkiye’nin “ek vergi” uygulaması “küresel asgari kurumlar vergi” uygulamasının izlerini taşıyor. Uygulama erken başladı denebilir.

Ek vergideki temel vergileme sorunları

Detaylarına girmeden özetle ek vergi uygulamasındaki bazı vergi tekniği sorunlarına göz atalım:


1- İştirak Kazançları İstisnası: Vergileme tekniği açısından iştirak kazançları istisnası esasen bir istisna değil, kurumlar vergisine tabi tutulmuş bir kazancın mükerrer vergilenmemesi (çifte vergileme) için konulmuştur.
2- Emisyon Primi İstisnası: Gerek Türk Ticaret Kanunu gerekse TMS uygulamalarında emisyon primi bir sermaye yedeğidir. Çünkü şirket paylarının itibari değerinin üzerinde ihraç edilmesinden doğan emisyon primi, bir kazanç değil; sermayenin bir unsurudur. O nedenle kurumlar vergisinden istisnadır.
3- Banka Borçlarından Dolayı Yasal Takibe Alınan Kurumlar ile Bunların Kefilleri ve İpotek Verenlere Sağlanan İstisna: Finans kurumlarının alacakları karşılığında, şirketlerin borçlarına karşılık devretmek zorunda kaldığı varlıklardan dolayı, bunları devreden şirketlere bu devir nedeniyle nakit girişi olmaz ama borç kapatılır. Dolayısıyla, söz konusu istisna zor durumdaki şirketlerin ekonomiye kazandırılması amacıyla tanınmış olup, borç ödemesinde kullanılır.
4- İndirimli Kurumlar Vergisi: İndirimli kurumlar vergisi üzerinden ek vergi alınması yatırım yapmış mükelleflerin tüm proje planlarını alt üst etmektedir. Çünkü yatırım yapan mükellef devletin yatırım teşvik belgesindeki taahhüde göre yatırım yapmaktadır. Ek vergi bu taahhüde aykırılıktır.

Yukarıdaki nedenlerle bahse konu istisna ve indirimlerin de vergileme tekniğine aykırı olmaları ve indirimli kurumlar vergisinde olduğu gibi devlette devamlılık esasına nedeniyle ek vergi kapsamından çıkarılması doğru olacaktır.

Bölgede yatırım ve fabrikası olan mükellefler ne yapacak?

Ek vergi uygulamasındaki diğer bir önemli eşitlik ve adalet ilkelerine aykırılık ise, 6 Şubat 2023 itibarıyla deprem bölgesinde (Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elâzığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa İlleri ile Sivas’ın Gürün ilçesi) “kurumlar vergisi mükellefiyeti” bulunanların ek vergiden muaf olmasıdır.

Bilindiği üzere, deprem bölgesi dışındaki ile ve ilçelerde kurumlar vergisi mükellefiyeti olup, kazançlarının önemli bir kısmını bu bölgedeki işyerlerinden / yatırımlardan elde eden kurumlar vergisi mükellefleri mevcut. Kanuni merkezi; İstanbul, Ankara, İzmir ve Kocaeli gibi illerde olduğu için kurumlar vergisi mükellefiyeti bu illerde olan, ancak deprem bölgesinde çok ciddi yatırımlar yapan ve kazanç elde eden kurumlar vergisi mükellefleri var.

Bu mükellefler deprem bölgesindeki yatırımları ve işyerlerinde deprem nedeniyle ciddi hasarlar almış ve üretimlerine devem edemiyor. Hal böyle iken, bu mükelleflerin kurumlar vergisi mükellefiyetleri deprem bölgesindeki il ve ilçelerde olmadığı için %10 ek vergi ödemek durumunda kalacaklar. Bu nedenle, ek vergi ile ilgili düzenlemenin acil olarak değiştirilerek kurumlar vergisi mükellefiyeti bölge dışında olan, ancak deprem bölgesindeki yatırımları nedeniyle bölgedeki faaliyetlerinden elde ettikleri kazançların ek vergi kapsamından çıkarılması sağlanmalıdır.

Bu sorunun ivedilikle yapılacak bir yasa değişikliği ile çözülmesi, çözülmemesi halinde de bölgeden kazanç elde eden ve kurumlar vergisi mükellefiyeti deprem bölgesi dışında olan mükelleflerin ek vergi beyanlarını “ihtirazi kayıtla” beyan etmelerini tavsiye ederiz.

 

 

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.’ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.