Skip to Content

KDV sistemi komada mı?

Abdulkadir Kahraman

Bir süredir medyada yer alan “sadeleştirme” veya “sistem değişikliği” açıklamaları kamuoyunda KDV Kanununda ciddi değişiklikler olacağı beklentisi oluşturdu. Basına yansıyan açıklamalardan değişikliklerin “sadeleştirmeye” ve/veya “sistem değişiklikleri” şeklinde olacağı anlaşılıyor.

Değişikliklerin detayı merakla beklenirken bütçedeki “vergi harcamalarına ve özellikle KDV vergi harcamalarına göz atmakta fayda var. Öncelikle vergi harcamasının anlamına bakalım.

“Vergi harcaması, doğrudan yabancı sermaye çekmek, istihdamı artırmak, seçili sektör/lerin rekabet gücünü artırmak; sosyal hukuk devleti olarak kişilere gelir desteği, küçük ve orta ölçekli işletmelere destek, şirketlerin mali güçlerinin artırılması, bölgesel kalkınma farklarının giderilmesi, yatırımların teşviki, tarımın desteklenmesi amacıyla verilen teşviklere bağlı olarak devletin almaktan vazgeçtiği vergiler” şeklinde tanımlanıyor. Türkiye’de “mali şeffaflık” amacıyla Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 18’inci maddesine göre “tahmini vergi harcamaları” açıklanıyor.

Bu bilgiler ışığında vergi harcamaları yıllar itibariyle aşağıdaki gibidir:

Toplam Gerçekleşen Bütçe Vergi Gelirleri / Toplam Tahmini Vergi Harcamaları (Milyon TL)

 

2018

2019

2020

2021

Tahmini Vergi Harcamaları - B 

132.141

178.695

195.590

230.770

Gerçekleşen Toplam Bütçe Gelirleri - A

621.536

673.315

833.251

1.164.809

Vergi Gelirleri içindeki payı - C= (A/B)

 %21,26

%26,54

%23,47

%19,81


2022 yılı merkezi bütçe kanununa göre 2022 ila 2024 yıllarında tahmini KDV harcama tutarları ve bu harcamalardaki artış oranlarının aşağıdaki görüldüğü üzere her yıl %100’den fazla artacak olması KDV sistematiğinin sürdürülebilirliğinin her yıl azaldığına işaret etmiyor mu?

Tahmini KDV Harcamaları (Milyon TL)

 

2022

2023

2024

KDV Harcamaları

71.275

81.780

93.055

Harcama Artış

%122,36

%114,74

%113,79


KDV harcamaları ve bunların bütçe gerçekleşmelerine oranları ise şu şekildedir:

Tahmini KDV Harcamalarının Bütçe KDV Gerçekleşmelerine Oranı ile KDV Gerçekleşmelerinin Bütçe Gelirlerindeki Payı (Milyon TL)

 

2018

2019

2020

2021

KDV Harcamaları – D

32.821

49.797

49.275

58.252

KDV Bütçe Gerçekleşmeleri – E

178.616

180.316

230.761

385.329

KDV Harcamalarının Bütçe Gerçekleşmesine Oranı – F=(D/E)

%18,38

%27,62

%21,35

%15,12

KDV Bütçe Gerçekleşmelerinin Vergi Gelirleri İçindeki Payı – G =(E/A)

%28,74

%26,78

%27,69

%33,08


KDV harcamalarının bütçe gerçekleşmelerine oranları KDV sistematiği içerisinde normal mi? Olmadığı kanaatindeyim. Çünkü KDV harcamaları neredeyse KDV’nin toplam bütçe (dahilde ve ithalde alınan KDV toplamı) gerçekleşmelerine yaklaşmıştır. Devreden KDV’nin her geçen gün artması da bunu göstermektedir.

KDV sistemi komaya nasıl girdi?

Önce KDV’nin 1985’te yürürlüğe konulma nedenlerine göz atalım:

- Ekonomik işleyiş ve vergi yükü açısından KDV sisteminin tarafsız olması,

- İşlem vergilerinin ekonomiye olumsuz etkilerinin giderilmesi,

- İhracatın geliştirilmesine katkı verilmesi.

Günümüzde KDV’nin bu üç özelliği korunabildi mi? Hayır. Çünkü istisnalar, indirimli oran uygulaması ve KDV tevkifatı gibi bu uygulamalarla “KDV’nin indirim mekanizması” bozularak, verginin yayılı ve indirilebilme özelliği ortadan kalktı.

Kanun 1985’te 63 madde ve 5 geçici maddeden oluşurken, şimdilerde 63 madde ve 41 geçici maddeli bir kanuna döndü. Diğer bir deyişle Kanundaki geçici maddeler 8 kattan fazla artmış, yeni istisnalarla alfabe harfleri tükenmiştir.

AB KDV uygulamaları nasıl?

Gelinen noktada KDV uygulamamız AB ülkelerindeki KDV sistematiğinden oldukça farklılaşmış olup, nedenleri aşağıdaki gibidir:

- KDV’nin vergi yükümlüleri açısından ek mali yük yaratmaması için indirim ve ödeme sürelerinin doğru düzenlenmesi,

- Yüklenilen ve indirilemeyen KDV’nin yükümlünün isteği üzerine belli dönemlerde iadesi,

- İade sisteminde minimum bir tutar belirlenerek sınırı aşan iadelerin gerçekleştirilmesi,

- Yükümlünün finansal durumu ve ödeme gücüne göre süratli ve basit önlemlere sahip olunması,

- Yükümlünün işlem hacmi ve faaliyetine bağlı vergilendirme alternatiflerinin varlığı,

- İstisnalar arasındaki farklılıkların asgariye indirilmesi ve basitleştirilmesi,

- İndirimli oran tabi teslimlerin kapsamının sınırlandırılması,

- Dolaylı bir vergi olan KDV’nin ticari işletmeler üzerinde kalması yerine tüketicilere yüklenmesi.

Türkiye’de KDV sistemini önemli ölçüde tıkayan devreden KDV uygulaması aksine yurt dışında örneklerinde devreden KDV’nin iadesi ile çözülmüştür. Ülke özetleri şu şekildedir:

Ülke

Özet

Almanya

Bir vergilendirme döneminde yüklenilen KDV’nin hesaplanan KDV’den fazla olması halinde “devreden KDV” genel olarak iade edilir ve istisnai durumlarda iade için yükümlüden teminat mektubu istenebilir.

Avustralya

Bir vergilendirme döneminde yüklenilen KDV’nin hesaplanan KDV’den fazla olması halinde “devreden KDV” yükümlünün diğer vergi borçlarına mahsubu mümkün olup, mahsup sonrası kalan tutar iade edilebilir.

Belçika

Bir vergilendirme döneminde yüklenilen KDV’nin hesaplanan KDV’den fazla olması halinde “devreden KDV” iade olarak talep edilebilir (genellikle her çeyrek sonu, ancak belli şartlara haiz yükümlüler aylık iade de isteyebilir).

İngiltere

Bir vergilendirme döneminde yüklenilen KDV’nin hesaplanan KDV’den fazla olması durumunda “devreden KDV” iade olarak talep edilebilir. KDV beyanı ile iade talebi otomatik olarak gerçekleşir. Ancak düzenli bir şekilde iade alan yükümlüler, nakit akımlarının optimizasyonu için her çeyrek dönem iade talebi yerine aylık iade de isteyebilir.

Fransa

Bir vergilendirme döneminde yüklenilen KDV’nin hesaplanan KDV’den fazla olması durumunda yükümlünün KDV iade alacağı oluşur. Her takvim yılı sonunda iade edilebilir tutar 150 Euro’yu aşarsa iade talep edilebilir. Ancak iade tutarının en az 760 Euro olması halinde, iade aylık veya üç aylık olarak istenmesi de mümkündür.

Macaristan

Bir ayda yüklenilen KDV’nin hesaplanan KDV’den fazla olması durumunda iade alacağı oluşur. Yıllık KDV beyanı veren yükümlüler için 50.000 HUF, her çeyrek KDV beyanı veren yükümlüler için 250.000 HUF, aylık beyanı veren KDV yükümlüler için 1.000.000 HUF iade tutarı aşılırsa, yükümlüler iade talep edebilir.


Türkiye’de KDV sistematiği nasıl işler?

Türkiye’deki KDV sistematiğinin işlevsel hale gelmesi için öneriler aşağıdaki gibidir:

- İstisna ve muafiyetler, indirimli oran (AB ülkeleri uygulamalarındaki liste ile karşılaştırma gibi) ve KDV stopajı uygulaması gözden geçirilerek; “devreden KDV / KDV iade” süreçlerine uyum maliyetleri azaltılmalı,

- Bütçe kanunu ekinde yer alan KDV harcamaları gözden geçirilerek etkin olmayan ve işleyişi bozan harcamaların kaldırılması değerlendirilmeli,

- “Liralaşma stratejisi” çerçevesinde kur farkı gibi unsurlar “matraha dahil” olmaktan çıkarılmalı, grup şirketleri arasındaki faizsiz kredi kullanımlarında “emsal bedeli” uygulamasına son verilmeli,

- Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarında “vergi güvenliği” önlemlerinden “örtülü sermaye ve transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançlar” ile ilgili düzenlemeler kapsamında yüklenilen KDV’nin “indirim” olarak dikkate alınması sağlanmalı,

- Genel KDV oranı ve indirimli oranların gözden geçirilmesi,

- “KDV I” ve “KDV II” Nolu Beyannameler birleştirilmek suretiyle hesaplanan KDV’si indirim KDV’sinden fazla yükümlülerin hem devreden KDV tutarlarının artmaması hem de işletme sermayesine olan ihtiyacına destek olunmalı, - Kripto varlıkların ihracı / satışı AB uygulamalarına paralel şekilde KDV’den istisna edilmeli.

 

 

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.’ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.