Foreks işlem kazançlarının vergisi

M. Fatih Köprü | 05/02/2012 | (Tüm Yazılar)

Yatırım araçlarının sayısı her geçen gün artıyor. Bazen finans kurumları tarafından çıkarılan yeni ürünlerin, türünün belirlenmesinde bile zorluklarla karşılaşılabiliyor. Çünkü bazı yatırım araçlarının bünyesinde bir kaç ürünün özelliklerini barındırabildiğini görüyoruz. Örneğin geçtiğimiz yıllarda işlem görmeye başlayan aracı kuruluş varantlarıyla ilgili olarak ilk tartışılan konu, bunların “menkul kıymet” olarak mı, yoksa “diğer sermaye piyasası aracı” olarak mı kabul edileceğiydi. Bu ayrım niye bu kadar önemli? Çünkü söz konusu yatırım aracından elde edilecek gelirlerin vergileme kuralları, buna göre değişiklikler arzedebiliyor.

Varantın ardından geçtiğimiz yıl yatırımcıların hayatına yeni bir sermaye piyasası işlemi daha girdi. Kaldıraçlı alım satım işlemleri. Foreks olarak da adlandırılan bu işlemlerin dayanağı ise genellikle vergi affı yönüyle bilinen 6111 sayılı yasa. Bu yasa ile Sermaye Piyasası Kanunu’na yeni bir hüküm eklendi ve böylelikle kaldıraçlı alım satım işlemleri sermaye piyasası faaliyetleri arasına dahil edilmiş oldu.

Yasa hükmünün nasıl uygulanacağı konusuna açıklık getirmek üzere geçtiğimiz Ağustos ayında SPK tarafından Seri: V, No: 125 sayılı tebliğ yayınlandı. Bu yazımızda, tebliğ ile çerçevesi belirlenen kaldıraçlı alım satım işlemlerinin vergilendirilmesi konusundaki görüşlerimizi paylaşacağız.

Kaldıraçlı alım satım işlemi nedir

Tebliğde kaldıraçlı alım satım işlemi, yatırılan teminat tutarı karşılığında her türlü döviz, mal, kıymetli maden ve Kurulca belirlenecek diğer varlıkların kaldıraçlı olarak elektronik ortamda alım satımı olarak tanımlanıyor. Kaldıraç oranı ise işlem yapmak için yatırılan teminat tutarı karşılığında alınan pozisyon tutarını gösteren orandır. Bu oran söz konusu düzenleme uyarınca en fazla 1/100 olabiliyor.

Kaldıraçlı alım satım işlemlerine konu edilebilecek varlıkların fiziki alım satımı ve borsalarda ve borsalar dışında gerçekleştirilen her türlü vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri ile türev araç işlemleri foreks işlemlere ilişkin düzenleme kapsamına girmiyor.

Yetkili kuruluşlar

Foreks işlemleri özellikle dövize dayalı olarak “yetkili kuruluş”lar tarafından gerçekleştiriliyor. Yetkili kuruluş ise kaldıraçlı alım satım faaliyetinde bulunmak üzere Kurulca yetkilendirilmiş aracı kurum ve vadeli işlemler aracılık şirketleridir.

Yetkili kuruluşlar, müşterilerden gelen emirlerin doğrudan kabul edilmesi ve/veya gerçekleştirilmesi şeklinde, yani piyasa yapıcı olarak faaliyette bulunabilecekleri gibi, emirlerin temsilci sıfatıyla kabul edilmesi ve bu emirlerin gerçekleştirilmek üzere başka kuruluşlara yönlendirilmesi şeklinde de faaliyette bulunabilirler. Ancak bunlar için öncelikle SPK’dan gerekli izinlerin alınması gerekiyor.

Piyasa yapıcı iş modelinde, yetkili kuruluş müşteri işlemlerine taraf oluyor. Yapılan kaldıraçlı alım satım işlemlerinde müşterinin kar etmesi durumunda yetkili kuruluş zarar ediyor, müşterinin zarar etmesi durumunda ise yetkili kuruluş kar ediyor. Bu modelde riskin yetkili kuruluş tarafından üstlenilmek istenmemesi durumunda, müşteri ile yapılan işlemin tam tersi aynı anda genellikle yurtdışı finans kurumlarıyla yapılıyor.

Kazançların vergilendirilmesi

Piyasa yapıcı olarak faaliyet izni almış olan yetkili kuruluşlar tarafından gerçekleştirilen kaldıraçlı alım satım işlemlerinden yatırımcıların elde ettiği kazançların vergilendirilmesi ise aşağıdaki şekilde olacaktır.

Tam mükellef kurumlar

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kurum kazancı gelir vergisinin konusuna giren gelir unsurlarından oluşur. Bu kapsamda, tam mükellef kurumlar tarafından kaldıraçlı ürünlerden elde edilen kazançların yıllık kurumlar vergisi beyannamesine dahil edilerek, üzerinden kurumlar vergisi hesaplanması gerekiyor.

Tam mükellef gerçek kişiler

Tam mükellef gerçek kişiler tarafından kaldıraçlı alım satım işlemlerinden sağlanan kazançların vergileme esaslarına ilişkin gelir vergisi mevzuatında özel bir düzenleme bulunmuyor. Bu nedenle konuya ilişkin aşağıdaki değerlendirmelerimiz genel vergi prensipleri çerçevesinde yapılmıştır.

Bir kazancın ticari kazanç olarak değerlendirilebilmesi için devamlılık unsurunun varlığı şart. Bir faaliyetin devamlı olarak yapıldığından söz edilebilmesi için ise faaliyetin ticari bir organizasyon içinde yapılması, işlemin bir hesap döneminde birden fazla defa gerçekleştirilmesi veya farklı hesap dönemlerinde ancak periyodik olarak tekrar edilmesi gerekiyor.

Tam mükellef gerçek kişilerin bir ticari organizasyon olmadan yaptıkları kaldıraçlı alım satım işlemlerinden elde ettikleri kazançların, arızi bir nitelik taşıması sebebiyle “arızi ticari kazanç” olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyiz.

Arızi olarak elde edilen ticari kazancın 20.000 TL’lik (2012 yılı için) kısmı gelir vergisinden istisnadır. Buna göre 2012 yılında kaldıraçlı alım satım işlemlerinden 20.000 TL’den daha az bir kazanç elde edilmesi durumunda, bu kazanç için beyanname verilmeyecek, bu tutarı aşan bir kazanç elde edilmesi durumunda ise aşan kısmın beyan edilmesi gerekecektir.

Diğer taraftan menkul kıymet tanımına girmeyen tüm finansal araçların “diğer sermaye piyasası aracı” olarak kabul edilmesi gerektiği şeklinde bir yorum da yapılabilir. Bu görüşün kabul edilmesi durumunda, kaldıraçlı işlemlerden sağlanan kazançların “değer artış kazancı” olarak kabul edilmesi gerekecektir. Bu durumda herhangi bir istisna tutar söz konusu olmadığından, kazancın tamamının beyan edilerek vergilendirilmesi söz konusu olacaktır.

Dar mükellef kurumlar

Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilcisi bulunmayan dar mükellef kurum tarafından kaldıraçlı alım satım işlemlerinden sağlanan kazancın, arızi kazanç olarak kabul edilmesi durumunda bu kazancın beyan edilmesi gerekir. Bu beyanname (özel beyanname) ilgili kurum ya da Türkiye'de adına hareket eden kimse tarafından kazancın elde edilme tarihinden itibaren on beş gün içinde verilecektir. Beyanname üzerinde % 20 oranına göre hesaplanan kurumlar vergisinin aynı sürede ödenmesi gerektiği görüşündeyiz.

Bu durumda ayrıca kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan tutar üzerinden % 15 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekiyor. Böylelikle elde edilen kazanç üzerindeki toplam vergi yükü % 32’ye çıkmış oluyor.

Söz konusu işlemlerde kazanç ve iratları yabancı kuruma sağlayan yetkili kuruluşlar olacağından, kurumun Türkiye'de müdür veya temsilcilerinin bulunmaması durumunda, bu yükümlülüklerin yetkili kuruluşlar tarafından yerine getirilmesi gerekiyor.

Dar mükellef gerçek kişiler

Söz konusu kazancın arızi ticari kazanç olarak kabul edilmesi durumunda, ilgili kişi ya da Türkiye'de kişi adına hareket eden kimse tarafından bu kazançların münferit beyanname ile beyan edilmesi gerekir. Beyannamenin kazancın elde edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde verilerek, hesaplanan verginin de aynı sürede ödenmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Söz konusu işlemlerde kazanç ve iratları yabancı gerçek kişiye sağlayan yetkili kuruluşlar olacağından, dar mükellef kişinin Türkiye'de daimi temsilcisinin olmaması durumunda, bu yükümlülüklerin yetkili kuruluşlar tarafından yerine getirilmesi gerektiği unutulmamalı.

Ancak diğer taraftan, dar mükellefiyete tabi gerçek kişi ve kurumların elde ettikleri kazançların vergilendirilmesinde, kazancı elde eden kişinin mukimi olduğu ülke ile Türkiye arasında imzalanmış bir çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması varsa, bu anlaşmanın ilgili hükümleri dikkate alınabilecektir.

Gelir İdaresinin açıklaması

Yeni bir işlem türü olan foreks işlemlerden özellikle gerçek kişiler tarafından elde edilen kazançların vergilendirilme esasları konusunda mevzuatımızda düzenleme bulunmadığından Gelir İdaresinin görüşüne ihtiyaç duyulmaktadır. İleride Gelir İdaresi tarafından yukarıdaki açıklamalarımızdan farklı bir düzenleme yapılması durumunda, konunun bu düzenlemeler çerçevesinde değerlendirilerek işlem yapılmasının uygun olacağını belirtmek isteriz.