Skip to Content

Trafik sapmasına Toplu Konut Fonu engeli

Sercan Bahadır

2017 yılının sonuna geliyoruz. Bu yıldaki son yazımızda gelecek yılın herkes için mutluluk, huzur ve sağlık getirmesini temenni ederek başlayalım. 2017 yılına baktığımızda gümrük ile ilgili birçok konuyu bu köşede konuştuk. Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü (YYS) sahibi şirket sayısının 200’ü aşması bu yılın önemli gelişmeleri arasında yer aldı. Çünkü YYS uygulamasının hem gümrükte hem de özel sektörde iş yapış modelini ciddi ve olumlu anlamda etkileyeceğine defalarca dile getirdik. Bu uygulama “gümrükleme” konusunu farklı bir boyuta taşıyarak bir miladın da başlamasına neden oldu. Yeni nesil gümrük YYS ile gelecekte karşımıza çıkacak gibi görünüyor.

Bu yıl başka bir öne çıkan konu ise “korumacılık” oldu. İlave gümrük vergileri, gözetim uygulaması ve ek mali yükümlülük gibi konular artık gümrükte yeni gündem olmaktan çok yerleşik uygulamalar halini aldı. İki hafta önceki yazımızda bu konuyu ele almıştık. O günden bu güne bile iki adet ek mali yükümlülük, iki adet ithalatta gözetim uygulaması ve iki adet de ithalatta haksız rekabeti önleme tebliğ yayınlandı. Önümüzdeki yılın da konusu olmaya devam edeceğine şüphemiz yok.

Bugün ele almak istediğimiz konu geçen hafta yürürlüğe giren iki ek mali yükümlülük uygulamasından biri olan toplu konut fonu uygulaması. Bu zamana kadar bu fonu, Avrupa Birliği (AB) ile aramızda olan Gümrük Birliği’nden kaynaklı olarak ve işlenmiş tarım ürünlerindeki tarım payından tahsil edilen bir fon olarak bilirdik. Ama son dönemde bu fonun AB üzerinden ithal edilen bazı ülke menşeli ürünlere karşı bir ek mali yükümlülük gibi uygulandığı görülüyor.

Trafik sapmasının ana nedeni AB

Ekonomik bir terim olan “trafik sapması”, ticaretin normal seyrinin, ülkelerin farklı tarife ya da tarife dışı önlemler uygulaması sebebiyle yön değiştirmesi olarak tanımlanıyor. Daha cazip ve vergisel açıdan daha avantajlı yerlere ürünün hareket yönü belirleniyor. Daha az maliyetle ve daha rekabetçi fiyatla pazarda olmak şirket açısından da tercih edilen bir durum oluyor. Ancak bizim yaşadığımız hadise bu durumdan biraz daha farklı. Bizde trafik sapması değil, bir güzergâh değişikliği oluyor. Günün sonunda ürün ülkemize geliyor ama farklı bir güzergâh izleyerek.  

AB ile olan gümrük birliğimiz ve AB’nin imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarına doğrudan bizi taraf yapmaması veya taraf olamamamız, bu güzergâh değişikliğinin ana nedeni. Örneğin; AB ile Meksika arasında bir serbest ticaret anlaşması bulunuyor. Bazı ürün gruplarını tercihli ticarete konu ederek sıfır vergi ile ticarete konu ediyorlar. Otomobil de bu ürünler arasında yer alıyor. Türkiye’nin Meksika ile bir STA’sı yok ve bu üründe %10 gümrük vergisi (GV) bulunuyor. Bu ürün doğrudan Meksika’dan ithal edildiğinde %10 GV tahsil edilmesi gerekiyor. Ancak bu ürün AB üzerinden gümrük birliği uygulamamız kapsamında bir ATR Dolaşım Belgesi (eşya serbest dolaşımda olduğu için) ile ithal edildiğinde herhangi bir gümrük vergisi tahsil edilmiyor.

Bir ek mali yükümlülük olarak Toplu Konut Fonu  

Ekonomi Bakanlığı tarafından yerli üreticinin korunması adına birçok ilave gümrük vergisi, ek mali yükümlülük veya ithalatta gözetim uygulamasının yürütüldüğünü biliyoruz. Bu uygulamalar arasında son dönemde uygulamaya konulan ve bir ek mali yükümlülük olarak adlandırılan Toplu Konut Fonu farklılık arz ediyor. Çünkü bu fonla yukarıda açıklamaya çalıştığımız trafik sapması veya güzergâh değişikliği nedeni ile tahsil edilmeyen gümrük vergisi tahsil edilmeye çalışılıyor. Örneğimizden hareket edersek Meksika menşeli otomobiller AB üzerinden ATR Dolaşım Belgesi ile ithal edilse bile %10 gümrük vergisi Toplu Konut Fonu adı ile tahsil ediliyor.  Böylece AB’nin sahip olduğu ve bizim taraf olmadığımız STA’lar nedeni ile trafik sapmasına neden olan tarife avantajı ortadan kaldırılmış veya ülke ekonomisi açısından olumsuz durum ortadan kaldırılmış olunuyor. Son örnek ise Fil Dişi Sahilli menşeli kakao yağı, kakao tozu, kakao ürünleri.

Ne yapılmalı?

AB’nin bizden bağımsız olarak STA imzalaması uzun süredir gündeme getirdiğimiz bir konu. Bunun önüne geçmek için gümrük birliği güncellenmesi bir fırsat olarak duruyor. Gümrük birliği güncellenmesi bu açıdan hayati bir önem taşıyor. Bu güncellemeyi yapamadığımız veya AB ile aynı anda STA’ları yürürlüğe koyamadığımız zamanda bu gibi toplu konut fonu uygulamalarının yaygınlaşacağını anlıyoruz.

Burada önemli bir konu bu trafik sapmasının bir zorunluluktan kaynaklanıyor olması. Çünkü birçok şirket Türkiye dâhil AB pazarına erişmek için AB’de bir yeri dağıtım üssü seçebiliyor. Bu seçim nedeni ile ülkemize ithalat da bu dağıtım güzergâhından gelebiliyor. Bu gibi örneklerde ürünlerin bir girdi veya hammadde olması durumunda bu uygulamanın tüketiciye olumsuz yansıyacağı aşikâr. Belki bu noktada bu lojistik üstlerin ülkemizde kurulması ve gerek AB’ye gerek Rusya’ya gerekse Asya ülkelerine bu dağıtımların yapılmasının sağlanması için çalışmalar yapılabilir.

Dikkat çekmek istediğimiz diğer bir konu ise üretim merkezleri AB’de olan şirketlerin durumu. Üretim yaparken üretim maliyetini en aza indirmek için bu STA’ların vergisel avantajlarından yararlanılabilir. Bu avantajdan yararlanılarak elde edilen ürünlerin AB menşeli olması durumunda bir sorun gözükmüyor. Ancak bunun bir menşe ispat belgesi ile ispat edilmesi gerekiyor. Yani Güney Afrika’dan AB’ye ithal edilen otomobil AB’de menşe kazandırıcı işleme tabi tutulur ise Toplu Konut Fonu tahsilatı yapılmıyor.

 

 

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.’ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.