Ortağın şirketten çektiği paraya af

M. Fatih Köprü | 05/10/2014 | (Tüm Yazılar)

Geçen yazımızda “Torba Yasa”nın kesinleşmiş vergi borçlarının yapılandırılmasına ilişkin düzenlemelerine değinmiştik. 11 Eylül’de yayımlanan bu yasanın (6552 sayılı) önemli bir düzenlemesi daha var. O da şirket kasasından çekilmiş olan paralar ile ortaklardan olan fiktif alacaklara düzeltme imkanı getiren hüküm. Yasanın 74. maddesinde yer alan bu düzenleme yayım tarihi itibarıyla yürürlüğe girdi.

Sadece şirketlere

Yasanın, kayıtlarda görülmekle birlikte fiilen işletmede olmayan kasa mevcutları ile ortaklardan olan alacaklar için af niteliği taşıyan hükümleri sadece kurumlar vergisi mükelleflerini kapsıyor. Bu nedenle bilanço esasına göre defter tutsa dahi gelir vergisi mükelleflerinin bu hükümlerden yararlanması mümkün değil.

Hangi bilanço

Yasa hükmü, kurumlar vergisi mükelleflerinin 31.12.2013 tarihli bilançolarında görülen kasa mevcutları ve ortaklardan alacaklarıyla ilgili. Buna göre söz konusu tutarların 2013 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesi ekinde verilmiş olan bilançoda yer alması gerekiyor.

Özel hesap dönemine sahip mükellefler ise 2013 yılı içerisinde sona eren hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesi ekinde yer alan bilançoları dikkate alacaklar.

Sırf yasadan yararlanmak için veya başka bir nedenle yasal süresinden sonra verilmiş olan düzeltme beyannamelerinin ekinde yer alan bilançolar dikkate alınmayacak.

Kasada olmayan para

Bazı kurumların 31 Aralık 2013 tarihli bilançolarında belli bir miktar kasa mevcudu (nakit) olmasına rağmen, aslında bu paranın tamamı veya bir kısmı fiilen kasada olmayabilir. Başka bir deyişle kasadaki para işletmeden çekilmiş olabilir. Yasa bu halde olan kurumlara, işletmeden çekilmiş olan tutarları vergi dairesine beyan ederek kayıtlarını düzeltebilme imkanı tanıyor.

Örneğin bir anonim şirketinin, 31 Aralık 2013 tarihli bilançosunda kasa hesabında 300 bin lira olmasına rağmen, bu paranın 290 bin lirasının işletmeden çekilmiş olduğunu varsayalım. Yani fiilen kasada bulunmayan tutar 290 bin liradır. Mükellef kurum bu tutarı vergi dairesine beyan ederek kayıtlarını düzeltebilecektir.

Kayıtlardaki düzeltme işlemi kasa hesabına alacak, karşılığında kanunen kabul edilmeyen gider hesaplarına borç kaydı verilmek suretiyle gerçekleştirilecektir. Çünkü yasada beyan edilen söz konusu tutarların kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider kabul edilmeyeceği açıkça belirtiliyor. Buna göre yukarıdaki örnekte beyan edilen ve kayıtlarda belirttiğimiz şekilde düzeltilen 290 bin liranın, ilgili dönem geçici vergi ve kurumlar vergisi beyannamelerinde matraha ilave edilmesi gerekiyor.

Ortaktan alacaklar

Kurumlar vergisi mükellefleri, 31 Aralık 2013 tarihli bilançolarında yer alan ortaklardan alacak tutarlarını da vergi dairesine beyan ederek düzeltme imkanından yararlanabiliyorlar.

Ancak işletmenin esas faaliyetiyle ilgili alacaklarının af kapsamına girmediği unutulmamalı. Yasada ödünç verme ve benzeri nedenlerle oluşan alacaklar için geçerli olduğu belirtiliyor.

Hem borç hem alacak varsa

Ortaktan hem alacak hem de ortağa borç varsa, bu durumda borç ve alacağın netleştirilmesi gerekiyor ve nette alacak kalması durumunda aftan yararlanılabiliyor.

Buna göre tek düzen hesap planında yer alan; kısa ve uzun vadeli ortaklardan alacaklar hesaplarının (131 ve 231 numaralı) toplamından, yine kısa ve uzun vadeli ortaklara borçlar hesaplarının (331 ve 431 numaralı) toplamının çıkarılması sonucu kalan net alacak tutarının beyan edilmesi gerekiyor.

Örneğin bir kurumun bilançosunda, işletmeden para çekişi nedeniyle oluşan 200 bin liralık ortaktan alacak tutarı ile ortaklara borç olarak muhasebeleştirilen 80 bin liranın olduğunu varsayalım. Bu durumda yasa kapsamında beyan edilecek net alacak tutarı 120 bin lira olacaktır.

Beyan edilen net alacak tutarlarının da kurum kazancından indirilmesi mümkün değil. Bu tutarların ilgili dönem geçici vergi ve kurumlar vergisi matrahlarına ilave edilmesi gerekiyor.

Tutar değiştiğinde

31.12.2013 tarihli bilançoda yer alan tutarlar ile beyannamenin verildiği tarih itibarıyla kayıtlarda yer alan tutarların farklı olması durumunda ne yapmak gerekiyor? Bu sorunun cevabı 27 Eylül’de yayımlanan tebliğde örneklerle açıklanıyor.

Beyanda bulunulan tarihte kayıtlardaki tutarlar, 31.12.2013 tarihli bilançoda yer alan net alacak tutarından ya da fiilen kasada bulunmayan tutardan fazla ise ilgili bilançodaki tutarların dikkate alınması gerekiyor. Örneğin;

 31.12.2013 tarihli bilanço kasa mevcudu

300.000 TL

 Fiilen kasada bulunmayan tutar

290.000 TL

 Beyan tarihi itibarıyla kasa mevcudu

400.000 TL


olduğu durumda, mükellef yasa kapsamında 290 bin lirayı beyan edecek ve düzeltme işleminde bu tutarı dikkate alacaktır.

Tam tersi durum tebliğde kasaya ilişkin örnekle açıklanıyor. Buna göre beyan tarihi itibarıyla kasada bulunan tutar, 2013 bilançosundaki tutardan düşük ise fiilen kasada bulunmayan tutar esas alınmak suretiyle, en fazla beyan tarihindeki kasa tutarı dikkate alınabilecektir.

Vergi yüzde 3

Ortaklarının şirketten para almaları normal olarak kâr dağıtımı yoluyla gerçekleşir. Kar payı alan ortak gerçek kişi veya yabancı ise dağıtılmasına karar verilen kâr payı üzerinden yüzde 15 oranında vergi kesintisi (stopaj) yapılır ve kalan tutar ortağa ödenir.

Ortaklar şirketten kar payı almak yerine, 31.12.2013 tarihi öncesinde bir miktar parayı şirketten çekmiş olabilirler. Bu tutarlar için şirketler yukarıdaki şekilde beyanda bulundukları durumda, sadece yüzde 3 oranında vergi ödenmesi yeterli oluyor.

Beyan süresi

Şirketlerin, 31 Aralık 2013 tarihli bilançolarında görülmekle birlikte işletmelerinde bulunmayan kasa mevcutları ile ortaklarından ticari faaliyetleri dışındaki işlemlerden kaynaklanan net alacak tutarlarını, 31 Aralık 2014 tarihine kadar vergi dairelerine beyan etmeleri gerekiyor.

Alacaklar beyannameye, yukarıda yer verilen hesap kalemleri bazında ayrı ayrı yazılıyor. Ayrıca toplam beyan edilen tutar ve üzerinden yüzde 3 oranında hesaplanan vergi de beyannamede gösteriliyor. Beyanname örneği yasaya ilişkin olarak çıkarılan 1 nolu tebliğin ekinde (Ek 5) yer alıyor.

E-beyan şart

Kurumlar vergisi beyannamelerini elektronik ortamda göndermek zorunda olan mükelleflerin bu beyannameyi de elektronik olarak vermeleri gerekiyor. Buna göre söz konusu düzenlemeden yararlanmak isteyen anonim ve limited şirket gibi kurumlar vergisi mükellefleri bu beyannamelerini de elektronik olarak verecekler.

Elektronik ortamda beyanname ve bildirim gönderme zorunluluğu bulunmayanlar ise beyannamelerini kurumlar vergisi yönünden bağlı bulundukları vergi dairesine kağıt ortamında verebiliyorlar.

Ödeme

Beyan edilen tutarlar üzerinden hesaplanan vergilerin beyanname verme süresi içerisinde yani 31.12.2014 tarihine kadar tek seferde ödenmesi gerekiyor. Bu vergi için taksitlendirme imkanı bulunmuyor.

Vergi mahsup edilemiyor

Beyan edilen tutarlar üzerinden ödenen vergilerin ilgili yıl vergi hesaplaması sırasında kurumlar vergisi matrahına ilave edilmesi gerekiyor. Ayrıca söz konusu vergilerin kurumlar vergisi beyannamesinde hesaplanan vergiden mahsup edilmesi de mümkün değil.

Beyan yeterli

Yasada, kurumlar vergisi mükelleflerince “beyan edilen” tutarlar nedeniyle ilave bir tarhiyat yapılmayacağı hüküm altına alınıyor. Tebliğde de bunun kapsamı belirlenmiş ve kar dağıtımına bağlı vergi kesintisine yönelik ilave bir tarhiyat yapılmayacak deniyor.

Tebliğde ayrıca belirtilen süre içerisinde ödenmeyen vergilerin gecikme zammıyla birlikte takip edileceğine ilişkin bir açıklama da yer alıyor. (Gecikme zammı oranı halen aylık yüzde 1,4 olarak uygulanıyor.)

Yasadaki hüküm ve tebliğdeki açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, ilave tarhiyat yapılmaması hakkından yararlanılabilmesi için, ilgili tutarlar ve üzerinden hesaplanan vergilerin zamanında beyan edilmesinin yeterli olduğu anlaşılıyor. Başka bir ifadeyle beyan edilen verginin zamanında ödenmemesi halinde ilave tarhiyat yapılmaması hakkından yararlanılamayacağına ilişkin bir düzenleme ve açıklama olmadığından, zamanında beyan eden fakat vergisini zamanında ödemeyen mükellefler için herhangi bir hak kaybı olmayacağı sonucuna varılabiliyor. İlave tarhiyat yapılamaması imkanlarından yararlanılabilmesi, beyanın yanında, vadesinde ödeme şartına da bağlanmamış olduğundan, bu düzenlemeden beklenen vergi tahsilatının, en azından kısa vadede sağlanması güç görünüyor.